Değerli dostlar!
Bildiğiniz üzere şu son 22 yıl içinde cumhuriyetimizin kazanımlarına bugüne kadar misli görülmemiş insafsızca saldırılar yapılmıştır, yapılmaya da devam edilmektedir.
Atatürk’ün;
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır!” sözleri rehberimiz olduğu sürece…
Ant olsun ki, hiç bir güç Cumhuriyetimiz’in temel taşlarından tek birini dahi yerinden oynatmaya cesaret edemeyecektir!
Aksi halde canımız, kanımız pahasına da olsa o menfur elleri kırmak için “Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur!”
Türkiye Cumhuriyeti; çok uluslu bir imparatorluk olan Osmanlı’nın “Etrak-ı bi idrak” (İdraksız, akılsız, aptal Türk) diyerek, aşağıladığı, hakaret ettiği asil Türk Milleti’nin, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının önderliğinde bir başkaldırısıdır, eşsiz bir zaferidir.
Padişahlara, tek adamlara değil, sadece Allah’a kul olmanın adıdır!
Medeniyetin adıdır!
Çağdaşlığın adıdır!
Milli Kültür’ün adıdır!
Hak, hukuk ve adaletin adıdır!
Eşitliğin adıdır!
Demokrasi ve özgürlüğün adıdır!
Daha açık bir ifadeyle…
İnsan olmanın, adam olmanın adıdır!
Cumhuriyet’e giden çetin yollar kolay aşılmamıştır.
19 Mayıs 1919’da Samsun’da Mirliva (Tümgeneral) Gazi Mustafa Kemal Paşa ve ona inanmış bir avuç kahraman tarafından işaret fişeği atılmış…
Bunu, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışı takip etmiştir.
Ardından 1. ve 2.İnönü ile Sakarya zaferleri, 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz derken…
9 Eylül 1922 tarihinde düşmanın İzmir’de denize dökülmesiyle vatan toprakları Yunanlar’dan tamamen temizlenmiş, Mudanya Ateşkes Antlaşması ile savaş fiilen sona ermişti.
Evet, Zafer kazanılmıştı kazanılmasına da, bunun bir de diplomasi safhası vardı.
Kurtuluş Savaşı’nın 2.adamı İsmet Paşa başkanlığındaki murahhas heyetimiz Lozan’da yedi düvele karşı 8 ay boyunca kora kor mücadele ederek, cephede kazanılan muhteşem zaferimizi 24 Temmuz 1923 tarihinde bir de diplomasi zaferiyle taçlandırmış…
28 Haziran 1923 tarihinde yapılan genel seçimde yenilenen TBMM de, 11 Ağustos 1923 tarihinde yaptığı birleşimde, Türkiye’nin tapu senedi olan Lozan Barış Antlaşması’nı onaylamıştır.
Her ne kadar 1.Meclis’teki muhaliflerin hiç biri 28 Haziran seçimlerinde meclise girememiş olsa da, 2.Meclis’e giren yeni vekillerde de kafa karışıklıkları vardı.
Ayrıca hükümet kuruluşlarında da büyük güçlüklerle karşılaşılıyordu.
Örneğin; Başbakan’ı, TBMM Başkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa atamış olsa da, bakanlar meclis tarafından seçiliyor, bu da hükümette uyumsuzluk doğmasına ve dolayısıyla hükümetin ömrünün kısa olmasına sebep oluyordu.
Nitekim seçimlerden sonra Başbakanlığa atanan Fethi Bey (Okyar) bunun büyük sıkıntısını yaşar, kurmuş olduğu kabinenin ömrü çok kısa olur.
Kulisler bir birini kovalar. İşin içinden çıkılamayınca, Gazi Mustafa Kemal Paşa devreye sokulur.
Oysa Gazi, Şevket Süreyya Aydemir’e göre, “işlerini tezgahlamış, işin olgunlaştığına kanaat getirdikten sonra da arkadaşlarını Çankaya’ya yemeğe davet etmişti. (…) O gece Çankaya’da İsmet Paşa ile Milli Müdafaa Vekili Kazım, eski kolordu kumandanlarından Sinop mebusu Kemalettin Sami ve Milli Mücadele Kocaeli Grubu kumandanı Halit Paşalar bulunuyordu.Gazi, Rize mebusu Ekrem ve Afyon mebusu Ruşen Eşref Beyleri de yemeğe alıkoydu. İşte bu yemektedir ki:
‘-Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz” dedi.
29 Ekim günü grup öğleden önce saat 10.00’da toplanır. Yine fikir tartışmaları başlayınca, Gazi, Meclis’e davet edilerek gruba kısa bir demeç vererek;
“…Bana bir saat müsaade buyurun. Bulacağım hal şeklini arz ederim.” der.
Meclis’teki odasına çekilen Gazi, en yakın arkadaşlarını yanına çağırır, sırrını açıklar.
Bir saat sonra Meclis’de o meşhur konuşmasını yapar, ardından da teklifini sunar.
Şevket Süreyya Aydemir, olayı şu sözcüklerle anlatır:
“…Nihayet Meclisin sarıklı, fakat atılgan hareketli mebuslarından Antalya mebusu Rasih Hoca (Kaplan) söz aldı. Rasih Hocanın ağır, dokunaklı ve tesirli bir sesi vardı. Açık ve kesin konuştu. Sözlerini:
“-Din bakımından da en muvafık hükümet şekli cumhuriyettir.” Diye bağladı ve haykırdı:
“-Yaşasın cumhuriyet!..”
Ertesi gün, oybirliğiyle Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın ilk Cumhurbaşkanımız seçilmesiyle birlikte son nokta konur.
Bizlere bağımsız bir vatan bırakan, Cumhuriyet gibi bir hazine emanet eden başta Büyük Kurtarıcımız ve Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, silah ve dava arkadaşlarını bir kez daha minnet ve şükranla anıyorum.
Ruhları şad, mekanları cennet olsun.
Yazımı, Sosyolog, Din Bilgini, Hukukçu, Siyasetçi, Antalya Milletvekili Rasih (Kaplan) Hoca’nın Meclis’teki sözleriyle bağlıyorum:
YAŞASIN CUMHURİYET!




GİRESUN BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROSU’NDAN YENİ SEZONDA BÜYÜK GALA
Çocuk Trafik Eğitim Parkı Törenle Açıldı
Giresun’da Güvenlik Filosuna Dev Takviye:
YENİ YIL ÇARŞISI COŞKUYLA AÇILDI ATATÜRK MEYDANI YENİ YILA HAZIR
Panel: Eğitimin 40 Yılı ve Geleceği
Rektör Can, Altın Pusula Ödülünü Kazanan Öğrencileri Ağırladı
GİRESUN BELEDİYESİ’NDEN İYİLİK DOLU HİZMET
