İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte 24 kişinin daha diplomalarının iptaliyle aldı mı beni bir korku!
Niye, diye soracak olursanız.
Arz edeyim.
Çünkü bundan tam 51 yıl önce yani 1974’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin “ARKA KAPISI”ndan mezun oldum da, ondan!
Şaşırdınız mı?
Şaşırmayın, şaşırmayın, ayniyle vaki.
Arz edeyim.
O yıllarda Beykoz’un Ortaçeşme mahallesinde oturuyoruz.
Haydarpaşa Lisesi’ni iyi derece ile bitirdikten sonra, 1970 üniversite seçme sınavlarında Laleli’deki İÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Gece Öğrenimi’ne (2.Öğrenim) girme hakkı kazanıp kaydımı yaptırdım.
Kasımın ilk pazartesi olacak.
Saat 17.00 sıralarında Laleli’deki Edebiyat Fakültesi’nin Beyazıt-Aksaray arasındaki Ordu Caddesi’ne bakan ana kapısından bismillah diyerek ilk adımımı atarak, üniversite hayatıma başladım.
Sağ-sol (Ülkücü-Devrimci) öğrenci hareketlerinin yoğun olduğu yıllar.
E, serde Ülkücülük de var ya…
Beyazıt Mercan Yokuşu’ndan hemen bir kalpak satın alıp, günün Ülkücü modasına uyduk.
Gece öğrenimi öğrencisi olduğumuz için, gündüz ne olup, bittiğinden habersiz kafamızda Ülkücülüğümüzün alamet-i farikası kalpağımız Beykoz Ortaçeşme’den üç araç (Otobüs-vapur-otobüs) değiştirerek okulumuza gidiyoruz.
Ortalık çok gergin olmasına rağmen ilk günler sakin geçiyor.
Derken…
Bir akşamüstü kapıların Devrimciler tarafından tutulduğunu, her tarafa “Faşistler giremez” başta olmak devrimci sloganlar içeren çeşitli pankartlar asılmış olduğunu görüyorum.
Sağıma, soluma bakıyorum, benden başka kalpaklı, Ülkücü görünümlü öğrenci yok.
“Ula “ diyorum, kendi kendime:
“Şimdi boku yedik!”
E, ne de olsa, altı ay önce 8 Haziran 1970 tarihinde Yusuf İmamoğlu’nun şehit edildiği fakültenin çiçeği burnunda bir öğrencisiyiz.
Üzerime odaklanan kızgın bakışlar beni ayıltınca “Yiğitliğin onda dokuzu”nu hatırlayıp, sessizce oradan geri dönmek zorunda kalıyorum.
Eve gelince radyoda haberleri dinliyorum:
“…İÜ Edebiyat Fakültesi’nde pazartesi gününe kadar öğrenime ara verildi.”
Bir hafta Devrimciler, bir hafta Ülkücüler derken…
Okul işgalleri ve öğrenime ara vermeler 12 Mart 1971 askeri muhtırasıyla birlikte bıçak gibi kesiliyor, ortalık bir anda sütliman oluveriyor.
Bir pazartesi akşamı mutat olduğu üzere fakültemin kapısına gittiğimde, baktım koca kapı kilitli, görevli de yok.
Yanında da bir uyarı afişi:
“Girişler, Vezneciler tarafındaki arka kapıdandır!”
Bundan sonra ön kapı hiç açılmadı, hep arka kapıdan girip, çıktık…
Böylece Haziran 1974’de de “ARKA KAPI”dan mezun olmuş olduk!



SEYFULLAH ÇİÇEK