Giresun Sanat

Haftanın Kitapları

Haftanın Kitapları
17 kez
27 Haziran 2021 - 14:39

Özkan SAÇKAN

Baş melek Lucifer’in savaşı

John Milton’dan Yitirilen Cennet. Söyle Serafların en ışıklısı, bu parlak kürelerin. Hangisinde yerleşiktir insan; yoksa bulunmaz mı. Belli bir mekânı, gönlü hangisini çekerse. Orada mı kalır? Kitap, Tanrı’ya isyan ederek onunla savaşa tutuşan, sonradan Şeytan adını alacak baş melek Lucifer ve onun isyanına katılmış olan meleklerin atıldığı Cehennem çukurunda başlar… Yazarın yalnızca teolojinin sorunlarıyla değil, klasik Yunan ve Roma, Ortaçağ ve kendi döneminin edebiyat diliyle de boğuştuğu büyük mücadelenin ardından, eserin sonundaki unutulmaz dizelerde Âdem ile Havva’nın el ele, kararsız ve yavaş adımlarla, Cennet’i terk etmek üzere tenha bir yolda yürüdüklerine tanık oluruz: Önlerindeydi tekmil âlem. (İthaki Yayınları)

Doğu felsefesine dair her şey

Ünal Ersözlü’den 50 Maddede Doğu Felsefesi. Yazar kitapta felsefenin bir düşünce sistemi olarak Doğu’dan yükselişine ışık tutuyor, Doğu felsefesinin satır başlarını önemli alıntılarla ve derin bir araştırma merceğinden geçirerek okuyucuya sunuyor. Hint felsefesinden Buda’ya, Konfüçyüs’ten Tao felsefesine, antik Mısır felsefesinden Zerdüşt felsefeye; tasavvuf ve Doğu felsefesi arasındaki benzerliklere, sufi ile keşişin kesişen yollarına, ezeli hikmetten kadim felsefeye kadar Doğu felsefesine dair her şey 50 maddede bu kitapta. (Karakarga Yayınları)

İsteklerimiz, heveslerimiz, zaaflarımız, korkularımız

Yavuz Selvi’den Kör Noktalarımız. “Neden kimse kusurlarını itiraf etmez? Çünkü kendisi daha onların içindedir. Ancak uyanmış olan bir kişi rüyasını anlatabilir.” Montaigne. Kör noktalarımız var. Kendimize itiraf edemediğimiz, fark edemediğimiz, kabullenemediğimiz hatta inkâr ettiğimiz bir yanımız… İsteklerimiz, heveslerimiz, zaaflarımız, korkularımız… Yolculuk kendimizi tanıma yolculuğudur. Daha özgün ve tutarlı bir kimlik oluşturabilmek için kör noktalarımızı tanımaya ihtiyacımız var. Öğrendiklerimiz bir sensör etkisiyle daha sonra oluşabilecek hataların önüne geçmemize yardımcı olabilir. Bu kitap gerçekte ne istediğimiz, nelerden korktuğumuz ve gerçekte kim olduğumuzla ilgilidir. Kör noktalarımızı tanımak kendimizi tanımaktır. (Kapı Yayınları)

Konuşulmayanların gölgesinde

Chantal Akerman’dan Annem Gülüyor. Natalia Akerman Polonyalı bir Yahudi, holokostta tüm yakınlarını kaybettiği Auschwitz kampından sağ kurtulduktan sonra Brüksel’de, başından geçen o korkunç felaketi anmaktan özellikle kaçınarak iki kız yetiştirmiş bir anne. O kızlardan biri de, 2015’te kendi isteğiyle aramızdan ayrılan tanınmış yönetmen, video ve enstalasyon sanatçısı yazar. Aralarındaki derin bağ, konuşulamayanın gölgesinde giderek budaklanırken bunun etkileri yazarın kendi iç dünyasından işlerine de yansır. 2014 yılında kaybettiği ve ardından ağır bir bunalım geçirdiği annesiyle ölmeden önce yaptığı video filmi No Home Movie’nin aynı zamanda yönetmenin son çalışması olması, anlaşılan o ki rastlantı değil. (Kırmızı Kedi Yayınları)

‘Benim kuşağım kadar değişime uğramış bir başka kuşak yok’

Yorgo L. Zarifi’den Hatıralarım-Kaybolan Bir Dünya İstanbul 1800-1920. “Gözlerim o kadar çok şey gördü, kulaklarım öyle çok hikâye duydu ki, bütün bunları kağıda dökme zahmetine katlanmama değeceğine inanıyorum. İnsanlık tarihinde, benim kuşağımın görmüş ve yaşamış olduğu kadar değişime uğramış bir başka kuşak olduğunu zannetmiyorum. Düşünüyorum da, altmış yıl içinde, bir insanın, günlük yaşam koşullarında benim yaşamış olduğum kadar köklü değişimler görmüş olmasının ne kadar da zor bir şey olduğuna ilişkin inancım güçleniyor. Bu yazdıklarımın yayımlanmaya değer olacaklarından hiç de emin değilim. Ama içimden bir ses bana ‘evet’ diyor.” (Literatür Yayıncılık)

Virüsle mücadele mercek altında

Evde kal: Covid-19 Günlerinde Sağlık ve İletişim Stratejileri. Dünyayı tehdit eden pandemi COVID-19, 2020 yılının ilk günlerinden başlayarak insanlığı büyük bir sınavdan geçiriyor! Hızla tüm dünyaya yayılan ve binlerce insanın yaşamını yitirmesine neden olan virüsle mücadeleyi mercek altına alan bu kitap; “Bu da geçer!” dediğimiz günlere ayna tutuyor. Okuyucuya, Tıp gözlüğünden salgına dair bilgi veren ve bir başka cephede de salgın günlerinin iletişim çalışmalarından kesitler sunan eser; COVID-19 ve bağışıklık sistemi ilişkisini, sağlık hizmetlerinde yeni iletişim yollarını, pandemi psikolojisini ve bu zorlu günlerin hepimize öğrettiklerini masaya yatırıyor. Salgın dönemini sektörel bağlamda da ele alan çalışma, yöneticilerin ve markaların iletişim stratejilerini değerlendiriyor. (Maltepe Üniversitesi Kitapları)

Güncel konuları naif bir dille irdeliyor

Yavuz Dizdar’dan Tarifsiz Neşe Değerli Hüzün. Yazar, kitapta güncel konuları yaşamdan örnekler vererek naif bir dille irdeliyor. Geçmişte göz ardı ederek büyümesine yol açtığımız sorunları geniş bir çerçevede ele alıyor. Deneyimlerini de içine katarak biçimlendirdiği anlatımı, hayatı yeniden anlama ve anlamlandırmaya yönelik samimi bir kılavuz özelliği taşıyor.” Gerçek hüzünler neşenin aksine doğurgandır, neşe etrafa mutluluk tohumları saçar, ama değerli hüzün o tohumları esere dönüştür. (Nemesis Kitap)

Merakla okunacak sürükleyici bir macera

İrem Almaç Yüce’den Karaburun’un Gizemi. “Şşşt! Susun biraz.” “Niye, ne oldu ki?” “Çalıların arasında bir şey kıpırdıyor, arı kovanlarına doğru ilerliyor gibi… Evet, evet. Gerçekten de bir şey var. Hem de büyük bir şey!” Yazları Karaburun’da buluşan dört kafadar Ela, Rüzgâr, Yağmur ve Eren gizemli bir olaya tanıklık ederler. Çalılıkta gezinen bir karaltı görmeleri, yaşayacakları büyük maceranın başlangıcı olur. Nedir bu karaltı, neden Karaburun’dadır? Çocuklar bu gizemin peşine düşerler ve kendilerini yıllar öncesine uzanan ilginç bir olayın ortasında bulurlar. Kitap, merakla okunacak sürükleyici bir macera. (Redhouse Kidz Yayınları)

Bilimin bilgi üretme etkinliği

Bertrand Russell’den İnsan Bilgisi – Kapsamı ve Sınırları. Yazar, bu kitabında insanın ne bildiğini ve bildiklerini nasıl bildiğini sorgular. Bilgiyi, hayvanların beklentilerinden, insanların beklentilerine; insanın kendi deneyimine dayanarak bilgi üretmesinden, bilimin soyut ve nesnel bilgilerine giden kesintisiz bir süreç bağlamında değerlendirir. Dış dünyaya dair bilgimizin kaynağını yine dış dünyada bulur ve bu anlamda deneycidir ama bunun yanında bilginin deneyimden öğrenmediğimiz bazı ilkeleri varsaydığını ileri sürer. Kitabın amacı, bilimin bilgi üretme etkinliğine temel sağlamaktır. Yazar, bu temeli ararken, “inandığımız şeylere neden inanırız?”, “bilgi nasıl ‘bilgi’ olur?” gibi ilginç sorulara cevaplar verir. Yazar insan bilgisi üzerine olan bu araştırmayı, her zamanki neşeli, kinayeli ve sivri dilli üslubuyla kaleme almıştır. (Say Yayınları)

Çok tanınmış bir halk hikâyesi

Ali Duymaz’dan Kerem İle Aslı Hikâyesi – Raif Yelkenci Yazması. Kerem ile Aslı Anadolu’da, Balkanlar’da, Azerbaycan’da ve Türk Cumhuriyetlerinin bazılarında çok tanınmış bir halk hikâyesidir. Yazma, 19. yüzyılın tam ortasında istinsah edilmiş, öbür Kerem ile Aslı nüshalarına göre zengin içerik ve motifleri, dili ve yazım özellikleri bakımından dikkate değer bir eserdir. Yazmanın özlü bir inceleme, çevriyazı metin, açıklayıcı notlar, dizin ve harita ile yayına hazırlanması bu halk klasiğinin araştırılma tarihine ülkemizden yapılmış önemli bir katkıdır. Sevgili uğruna şehirler, dağlar, ırmaklar, fırtınalar aşan, büyüleri sihirleri bozan, hikâye bittiğinde muradına eremeyip ah çekerek yanan bahtsız Kerem, ardından külleriyle sevdiğinin de yanmasına sebep olur. (Yapı Kredi Yayınları)

Eksiksiz bir felsefe tarihi

Peter Adamson’dan Kesintisiz Felsefe Tarihi 1. Klasik Felsefe, Adamson’ın eksiksiz bir felsefe tarihini her zamankinden daha kapsamlı ama aynı zamanda daha eğlenceli sunmayı amaçladığı bir dizinin ilk kitabıdır. Popüler Felsefe Tarihi podcastine dayanan Klasik Felsefe, Sokrates-öncesi filozoflardan başlayarak, Sokrates’in sorgulayıcı tarzını ve Platon’un diyalogları ve Aristoteles’in incelemeleriyle felsefenin ilk tam çiçek açışını mizahi ve ayrıntılı bir bakışla sunuyor. Hikâye sadece büyük figürlerle değil, aynı zamanda Hipokratik Külliyat, Platoncu Akademi ve antik felsefede kadınların rolü gibi daha az tartışılan konularla kesintisiz anlatılıyor. Adamson ayrıca Platon’un Devlet’ine ve Aristoteles’in Nikomakhos’a Ethik’ine derinlemesine girişler yapıyor. Bu tam kapsam ona felsefenin tüm alanlarındaki eski tartışmaları ele almasını sağlıyor. (Alfa Yayınları)

Dört uzun öyküden oluşuyor

Stephen King’ten Kan Varsa. Habercilerin kullandığı bir deyişti bu ve o gün bir bombanın patlatıldığı Albert Macready Ortaokulu’nda kesinlikle kan vardı. Finders Keepers Dedektiflik Ajansı’nda günlük işleriyle ilgilenen Holly Gibney’nin dikkatini çeken ise bambaşka bir ayrıntıydı. O, kanın kokusunu alıp ilk haberi yapan muhabire takılmıştı. Holly’nin adama odaklanmasının geçerli bir nedeni vardı, çünkü o bir Yabancı’ydı. Kitap her biri okuru kendi korku dolu dünyasına çeken dört uzun öyküden oluşuyor. Holly’nin ilk yalnız macerasının dışında Bay Harrigan’ın Telefonu, Chuck’ın Hayatı ve Sıçan öyküleri uykularınızı kaçıracak. (Altın Kitaplar)

Bir adamın peşinden sevginin anlamını

Serdar Özkan’dan Mutluluk Yeniden. Yazar kitabında kayıp zamanın izinden giden bir adamın peşinden sevginin anlamını arıyor. “Fark etmiştim ki, hayal gerçek yapan, uçup giden geçmişi şimdiye taşıyan, karanlığı aydınlığa, ölümlüyü ölümsüze dönüştüren sevgiydi. Her birimizin içine geçmişte –ana rahmindeyken, bebekken, çocukken- usulca bırakılmış, zamanla unuttuğumuz, belleğimizin, kalbimizin, ruhumuzun derinliklerinde gizlenen sevgi. Hatırlamamız lazımdı, bir hatırlama serüvenine çıkmamız. Ve hatırladığımızla yaşadığımız…” (Artemis Yayınları)

Özenle seçilmiş şiirler

Hidayet Karakuş’tan Kül Kahvesi. Bu kitapta yazarın 55 yıllık şiir serüveninden süzülerek özenle seçilmiş şiirlerinden oluşan özel bir seçki sunuyoruz. (Bilgi Yayınevi)

Apartmanı mesken tutan hayaletler

Cesar Aira’dan Hayaletler. Hayaletlerin saati henüz gelmemişti. Artık günün yirmi dört saati belirecekler miydi? Yoksa bugün yılın son günü olduğundan özel bir durum mu söz konusuydu? Belki de yuvarlak gözlerini fal taşı gibi açmış, bön bön kendisini izliyor olmalarının sebebi buydu. Ona bir şey söylemek, bir teklifte bulunmak istiyorlardı sanki. Yılın son günü, kavurucu bir sıcak, Buenos AIres’in Flores semtinde inşaatı bir türlü tamamlanamayan lüks bir apartman. Geçici olarak binanın tepesinde yaşayan Şilili bir aile ve apartmanı mesken tutan gizemli hayaletler… Ailenin Patri adlı kızı yeni yılı ailesiyle beraber mi kutlamak isteyecek yoksa hayaletlerle mi? (Can Yayınları)

Gerçekler her zaman korkulardan büyüktür

Akan Abdula’dan Öngörülemeyenler. Gerçekler korkulardan daha büyük olmalıdır. Oyunu bozun. Öngörülemez olun. Bu kitapta artık adı olmayan yitik bir ülkenin çarpıtılmış gerçeklerle yönetilen topraklarında büyüyen bir çocuğun hikâyesini okuyacaksınız. Yazar, 80’lerin totaliter Yugoslavya’sında soğuk ve zorba bir apartman blokunda başlayan çocukluğunun, Noel Baba’nın kucağından atılmasıyla sonsuza dek dönüşen hayatının zorlu ve lirik öyküsünü anlatıyor. Elinizde tuttuğunuz kitap, bir otobiyografi ya da yakın tarih metni değil, düpedüz bir teknoloji kitabıdır. Teknolojinin sert yüzüne karşı atılmış cesur bir çığlıktır. Çünkü gerçekler ve özgürlükler her zaman korkulardan büyüktür. (Destek Yayınları)

Bellek, yaşanan anları derleyip toparlar

Hilmi Yavuz’dan Defterler. Defterler şairlerin lirik bellekleridir. Bu Defterler yazarın yaşadıklarını bir tinsel deneyime dönüştürürken kayda geçirdiği notlar. Bellek, hazla ya da hüzünle yaşanan anları derleyip toparlar; bazen Akdeniz’i Yunan’a bağlayan bir felsefeye, bazen bir yaz musikisine, bazen bir düzyazının bulanıklığına, bazen de bir şiirin dizelerinin berraklığına gönderir. Defterler sıradan, gündelik ve önemi yokmuş duygusu veren yaşam ritüellerinin nasıl görünmez ve derin bir duyarlığa dönüştüğünü görmek için okunur. (Everest Yayınları)

Üç uzun öykünün kahramanları

Mahmut Yesari’den Taş Bebek. Yazarın eserleri nadiren mutlu sonlarla biter. O karakterlerine karşı oldukça acımasızdır. Öykü ve romanlarına, kendi sonunu çağırırcasına, karanlık, acılı, yürek burkucu sonlar seçer. Kahramanları da genellikle kaybeder. İnançlarını, aşklarını, umut ya da hayatlarını kaybederler birer birer. Bu seçkide yer alan üç uzun öykünün kahramanları da bu kaybedenlerdendir. Bizim Hikâye, Osmanlı’dan günümüze edebiyatımızda öykünün izini süren, öykücülüğümüzü var etmiş, geliştirmiş yazarların eserleri arasından en güzellerini, en başarılılarını, en önemlilerini belirli bir tematik bütünlük gözeterek ortaya koyan, 1850’lerden 1950’lere kadar bir asırlık öykücülüğümüzün verimlerini bir araya getiren bir kitap dizisi. (İthaki Yayınları)

Ölmek kadar zordur öldürmek

Fatoş Beykal’dan Cinai Absürtler ve Yakın Katillerim. Burada ciddi bir cinai hikâye yazıyoruz. Cinayet ciddi bir eylemdir. Ölmek kadar zordur öldürmek ve belki daha da zor. Öyle kazara olmuş cinayetlerden söz etmiyorum, onda “pardon” dersin geçer, bir kazadır sonuçta. Bir pardonla biter iş, biraz mahcubiyettir bedeli. Kaza sonucu işlenen cinayet osuruktan tayyaredir. Lakin taammüden öyle mi? Taammüden. Kelimenin kendisi ağır zaten, cezası da öyle; eskiden idamdı, şimdi kaldırıldı adam asmaca. Müebbet hapis, hayatın kodeste geçecek düşünsene. Göze almışın bu bir, gözü karalık gerek. İkincisi zekâ gerek bunun için, iyi bir tasarım, iyi bir strateji, plan program, zamanlama gerek. Zor iş anlayacağınız. (Karakarga Yayınları)

Abdülhamid sonrası Meşrutiyet’in ilk yılları

Halid Ziya Uşaklıgil’den Saray ve Ötesi. Çocukluk, gençlik ve ilk yetişkinliğini uzun sürmüş II. Abdülhamid döneminde geçirmiş bir entelektüel. Devrinin pek çok aydını gibi Abdülhamid’e muhalif. İttihat ve Terakki başa geçip Abdülhamid sürgüne gidince yerine V. Mehmet Reşad geçecektir… Bu vesileyle Halit Ziya’nın hayatı da temelli değişikliğe uğrar. İttihat ve Terakki adına, Dolmabahçe Sarayı’na ‘Mâbeyn Başkâtibi’ olarak atanır. Kitap, büyük bir edebiyatçının kaleminden, II. Abdülhamid, V. Mehmet Reşad, İttihat ve Terakki yönetimi yanında devrin sosyal, politik ve kültürel ortamına dair yazılmış en değerli hatıratlardan birisidir. Önce tefrika edilmiş sonra da kitap olarak basılmıştır. (Kapı Yayınları)

Eğitimcilere yol gösteren eser

Jules Payot’tan İrade Terbiyesi. Kısa sürede pek çok dile tercüme edilerek bütün dünyada eğitimcilere yol gösteren bu eser hem teorik hem pratik yönleriyle güncelliğinden hiçbir şey kaybetmedi. Uzun süre Vatikan’ın yasaklılar listesinde yer alan, hatta çocuklarına bu kitabı okutan ebeveynlerin kiliselere alınmaması bile salık verilen İrade Terbiyesi, en temelde bir kişisel gelişim kitabı. İradenin felsefi ve ruhsal altyapısını herkesin anlayacağı bir dilde işlerken şu ve benzeri sorulara cevap arıyor: -İradenin doğası nedir? -Duygularımız üzerinde irade sahibi miyiz? -Düşüncelerimizle irademizi yönlendirebilmek mümkün mü? -Özdenetim yolunda irademizi eğitmek adına kullanabileceğimiz iç ve dış araçlar nelerdir? (Kırmızı Kedi Yayınları)

Tüm ekolojik değerlerinin savunucusu

Hüseyin Kaptan’dan Kentleşme Serüveni. Mimar ve plancı olan yazar, Türkiye şehircilik tarihi ile yaşıt 60 yıllık mesleki deneyimi ile planlama tarihinde iz bırakan unutulmayacak bir isimdir. Yaşamı boyunca bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ve heyecanla planlama mesleğini icra eden yazar Anadolu’nun hemen her coğrafyasında ve İstanbul’da yürüttüğü çalışmalarda planlamanın en önemli unsurunun “insan” olduğunu savunmuş, katılımcı planlama çalışmalarının öncülerinden olmuştur. Akademik camia ile siyasiler, sivil toplum ile yöneticiler, yerel ile evrensel, kent ile doğa arasında köprü kurmuş, tüm kentlerin kuşlarının, ağaçlarının, ormanlarının, sularının, özetle tüm ekolojik değerlerinin savunucusu olmuştur. (Literatür Yayıncılık)

Başkalarının göremediğini görmek

Dave Trott’tan Yaratıcı Körlük ve Tedavi Yolları. Etrafımızda gördüğümüz her şey “esin perisi”nden izler taşıyor. İlham ve yaratıcılık, sadece sanat galerilerinin hoş koridorlarında bulunmuyor. Dikkatle bakarsanız yaratıcılığı her yerde; toplu taşıma araçlarında, işyerinde, sokaklarda, okullarda, hastanelerde ve lokantalarda, yani insanların ayak bastığı her yerde görebilirsiniz. Gerçek yaşam öykülerinden oluşan elinizdeki kitapta, usta kreatif direktör yazardan, berrak bakışını yaratıcılık kavramına çeviriyor ve şu sonuçlara varıyor: Yaratıcılık problem çözmektir, düşüncede açıklıktır, başkalarının göremediğini görmek ve işleri olabildiğince sadeleştirmektir. (Maltepe Üniversitesi Kitapları)

16 farklı yazardan yaşanmış olaylar

Mitzi Szereto’dan Seri Katiller – Çarpıcı Gerçek Suç. “Seri katil” denilince çoğumuzun aklına genellikle Amerikan yapımı televizyon dizilerinden bildiğimiz Ted Bundy, John Wayne Gacy ve Jeffrey Dahmer gibi yirminci yüzyılın en vahşi Amerikalı seri katilleri gelir. Bunlar kurbanlarına tarif edilemez acılar çektirmiş, hiçbir insani yönü bulunmayan eylemler gerçekleştirmiş canavarlardır. Ama dünya sadece Amerikalı seri katillere ev sahipliği yapmaz. Örneğin Japonya’da, Avustralya’da, Brezilya’da, İtalya’da veya Makedonya’da Amerikalı benzerlerini aratmayacak caniler bulmak mümkündür. Üstelik bazıları ‒toplumdaki genel algıyı yıkacak şekilde‒ kadındır. Kitapta, on altı farklı yazarın farklı zaman dilimlerinde kaleme aldığı yaşanmış olayları bulacaksınız. Bu gerçek hikâyelerde dünyanın dört bir yanındaki farklı cinsiyetlerden, farklı yaş ve meslek gruplarından insanların en karanlık eylemlerini, yaşam öykülerini ve nasıl yakalandıklarını okuyacaksınız. (Say Yayınları)

Şairin yaşamıyla şiirinin iç içe oluşu

Edip Cansever’den İki Satır İki Satırdır – Alev Ebüzziya’ya Mektuplar 1962-1976. Kitap modern şiirimizin bir büyük ustasının iç dünyasını önümüze koyuyor. Yazarın en üretken döneminde, Tragedyalar (1964), Çağrılmayan Yakup (1966), Kirli Ağustos (1970), Sonrası Kalır (1974), Ben Ruhi Bey Nasılım (1976) kitaplarının oluştuğu yıllarda yazılmış mektuplar bize çok şey söylüyor. Yazar deyişiyle söylersek, şairin kanıyla yazılmış her bir mektupta şairin yaşamıyla şiirinin iç içe oluşu hemen göze çarpıyor. Gönlünden geçenleri, sıkıntıları, düşleri, amaçları dile getirişinde; günlerini kimlerle, nasıl geçirdiğini anlatışında; kısacası sözü kâğıda her döküşünde şiirle yaşadığını, özgün buluş ve söyleyişler geliştirdiğini görüyoruz. (Yapı Kredi Yayınları)

Aşırı üretim büyük savaşlara yol açar

Paul Lafargue’den Tembellik Hakkı. Yazarın eseri 1883’te yayımlanmasının ardından Komünist Manifesto’dan sonra en çok dile çevrilen, en çok baskısı yapılan, en çok okunan, atıfta bulunulan, tartışılan başyapıtlardan biri oldu. Lenin Rusya’da 1905 Devrimi sürecinde çok sayıda baskı yapan kitap Ekim Devrimi üzerinde önemli etkiye sahip yapıtlardan biri olarak tanımlamıştı. 19. yüzyılın sonlarında on yedi saate varan çalışma saatleri üzerine kapitalizmin insanı köleleştiren, mutsuzlaştıran ve yoksullaştıran düzenini keskin bir ironiyle eleştiren yazar kitabında bir yandan da aşırı üretimin büyük savaşlara, sömürgeciliğe yol açacağını vurguluyor. (Can Yayınları)

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
Hava durumu
-
-
-
Nem Oranı: -
Basınç: -
Rüzgar Hızı: -
Rüzgar Yönü: -
ANKET

Sitem nasıl?

Sonuçları görüntüle

Yükleniyor ... Yükleniyor ...