Giresun Sanat

Haftanın Kitapları

Haftanın Kitapları
7 kez
14 Kasım 2021 - 8:06

Hayat, her insana bir ömür armağan eder

Cengiz Hortoğlu’ndan Mutluluk Sizin İçinizde. Bazı insanlar haklı çıkmayı mutlu olmaya tercih ederler. Hayat, her insana bir ömür armağan eder. Bu armağanı nasıl kullanacağınız tamamen size bağlı. Biz doğanın bir parçasıyız. Moraliniz bozulduğunda bir çam kozalağını elinize alın, gözlerinizi kapatın ve size ne hissettirdiğini düşünün. İçinizdeki bilge size doğruyu söyleyecektir. Size dayatılan güzellik standartlarını, kabul gören başarı anlayışını, özendirilen hayat tarzını yıkın! Kendinize özgün tanımlar geliştirin. ‘Bana göre’ diye başlayın ve kendi dilediğiniz gibi yaşayın. Tek tipçi dayatmaların hepsini reddedin ve kendinizle savaşı bırakın çünkü aradığınız mutluluk zaten sizin içinizde. (Yediveren Yayınları)

Yaptıklarımızı asla yeterli göremeyiz

Hanri Benazus’tan Niçin Atatürk. Atatürk’ü anlamak dünü bilmek, bugünü yaşayabilmek, yarını görebilmektir. Kafamızı bilimle, yüreğimizi umutla ve yurt sevgisiyle, benliğimizi özgürlük ve bağımsızlık heyecanı ile doldurmak, iyiye, güzele, doğruya bağlanmak, çağı yıllar önce yakalayan Mustafa Kemal’in çağdaşlık anlayışına varabilmektir. Niçin Atatürk sorusuna en güzel cevap sanırım aşağıdaki Atatürk’ün kendi cevabı olacaktır. “Yaptıklarımızı asla yeterli göremeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak zorunluluğunda ve kararlılığındayız. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve çağdaş memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız.” (Sözcü Kitabevi)

Bilgelik bilmediğini bilmektir

Akif Manaf’tan Bilgelik Nedir ve Nasıl Bilge Olunur? Kitapta bilgelik konusunu tüm detaylarıyla, kapsamlı bir biçimde ele alınıyor. Yazar, şunları söylüyor: Bilgelik, gerçekte kendini tanımayı sağlayan varoluşsal bilgiye sahip olma durumudur. Bilgelik, bil kökünden geldiği için bilmek demektir. Peki, neyi bilmek? Bilmediğini bilmektir bilgelik. Bilgelik; insan olarak kendini aşma, deneyimsel öz-bilgi edinme ve dünyasal değil varoluşsal erdemlerle ilgilidir.” Bu kitabı okuyan insan, bilgelik konusundaki bütün sorularına cevap bulacaktır! Bilgelik nedir? Bilgelik panzehri nedir? Bilgelik yolu nedir? Bilgelik sanatı nedir? Bilgelik ışığı nedir? Bilgelik hazinesi nedir? Bilgelik simyası nedir? Bilgelik gizemi nedir? Bilgelik mucizesi nedir? Bilgelik mekanizması nedir? Bilgelik paradoksu nedir? Bu ve bunun gibi sorular artık cevapsız kalmayacak! (A.Z. Yayıncılık)

Avrupa boyunca hayali bir rota çizmek için

Peter Ackroyd’ten Alfred Hitchcook. Yatak odasını terk etmekten korkarken, Avrupa boyunca hayali bir rota çizmek için demiryolu tarifelerini kullanarak büyük yolculuklar planladı. Poe’nun eserlerindeki ürkütücü tavırdan etkilendi. Peki, karanlık bir dehaya sahip bu ilginç figür nasıl oldu da 20. yüzyılın en saygın film yönetmenlerinden biri oldu? Yazar, uzaktaki bir köşede yönetmen koltuğunda oturan Hitchcock’un korkularını, güvensizliklerini, takıntılarını ve ilginç çalışma yöntemlerini inceliyor. Onun tarzından umutsuzluğa kapılan Grace Kelly, Cary Grant, James Stewart, Ingrid Bergman ve Tippi Hedren gibi ikonik film yıldızlarının da minyatür bir portresini veriyor. Gerilim Ustası üzerine ustaca bir kitap.” –Moira Macdonald, Seattle Times. (Alfa Yayıncılık)

Üç kafadarın macera dolu hikâyesi

Şeyma Ayık’tan Babaannemin Sandığı. Yaz, okullar kapanınca her sene olduğu gibi babaannesinin yazlık evine gider. Ancak bu yıl onu çok farklı bir tatil beklemektedir. Babaannesinin odasında, kuytu bir köşede duran gizemli bir sandık Yaz’ın ilgisini çeker. Üstelik babaanne Mualla Hanım, sandığı bir sır gibi saklamakta ve sandığın bulunduğu odaya girilmesine dahi izin vermemektedir. Yaz, tatil arkadaşları Sıla ve Tan’la birlikte sandığın gizemini çözmeye çalışırken, kazı çalışmalarına katılmak üzere şehre gelen iki arkeolog, işleri daha da karıştırır. Yoksa bu iki yabancı gizemli sandığın mı peşindedir? Bu üç kafadarın macera dolu hikâyesini okurken siz de onlarla birlikte heyecanlanacak ve babaannenin sandığının sırrını merak edeceksiniz. Sahi bu sandık içinde nasıl bir gizem saklıyor olabilir? (Altın Kitaplar)

Üç umut yolcusu üç can dost

Çınar Ergin’den İlhan – Mahir -David. Christopher Robert İstanbul’dan bir istekleri olup olmadığını sordu. Sanki her gün İstanbul’a bir giden gelenleri varmış gibi ne İlhan’ın ne Mahir’in ne de David’in aklına bir şey geldi. “Haliç’te Topal Aram’ın meyhanesine gidin mutlaka… Selamımızı söyleyin, iyi hizmet etsin.” Tavsiye Mahir’den geliyordu. En içten dilek ise, kalbi cız eden İlhan’dan gelmişti: “Memlekete selam söyle.” Üç umut yolcusu… Mutlu olabilmek için dünyanın öbür ucuna gitmek üzere yola düşen, memleketlerinden birini unutmaya, diğerine ise alışmaya çalışan, her ikisini de tam anlamıyla başaramayan; ancak mutluluğu ilk veya son durakta değil, hayat yolculuğunun içinde bulan, üç can dostu. (Bilgi Yayınevi)

Her teşebbüsünde belirsiz kalmıştı

Mehmet Rauf’tan Karanfil ve Yasemin. Bu kadar aydır en ateşli bir aşkla temas etmiş, en samimi bir hayatla yaşamıştı. Hâlâ neydi, nasıl bir kadındı, bunu bilmiyordu. Hatta hissiyatına, heveslerine dahil olmak mümkün olamamıştı. Her teşebbüsünde belirsiz kalmıştı. Düşünüyordu. Sevmiş miydi? Sır! Neydi? Muamma! Bir rüya gibi anlaşılmadan yok olmuştu. Bir sfenks olarak görünmüş, bir sfenks olarak geçip gitmişti… (Can Yayınları)

Varlıklı bir ailenin trajedilerle dolu dokunaklı bir anlatısı

Birgül Konuk’tan Selam Söyle O Günlere… “Minnettar ol her gelene kim gelirse gelsin. Çünkü bunların her birisi öte taraftan bir kılavuz olarak gönderildi.” Mevlana. Kitap, 60’lı yıllardan bugüne uzanan varlıklı bir ailenin trajedilerle dolu güçlü ve dokunaklı bir anlatısı. Zeki Müren’li yemek masalarında başlayan ve dünyanın her köşesine uğrayarak görkemli anılarla örülen iki kardeşin büyüme hikâyesiyle kader, zenginlik, ölüm, kadın erkek ilişkileri, evlilik, anne babalık kavramlarını sıra dışı bir bakış açısıyla okuyacaksınız. Bu kitap hayatın zorluklarını aşmak isteyen herkesi yüreklendirecek bir çağrı niteliği taşıyor. (Destek Yayınları)

Kim, neye inanmak istiyorsa inansın

Çiller İlhan’dan Nişan Evi. Ay’ın dağı taşı yarım gönül aydınlattığı, nereden çıktığı belli olmayan bir kum fırtınasının etrafı toza dumana kattığı, sisin sokakların üstüne al şeytan gibi bindiği uğursuz bir gece… Uzaktan bakılınca tam olarak seçilemeyen, yakınına varılınca kimilerini kör, sağır, dilsiz eden kan kırmızı bir hikâye… Herkesçe bilinen ama tarihçe söylen(e)meyen türden gerçeklerin belleğin aynasındaki bulanık görüntülerinin izini sürüyor Çiler İlhan; coğrafyanın çığlığından kaderin fısıltısını derliyor. (Everest Yayınları)

Dolu dolu geçen bir yaşam

Arman Atilla’dan Lübeyna. Lübeyna; Savaş meydanında, üzerinde adının yazılı olduğu gümüş bir madalyon, Diyarbakır’da, bir fincan mırra kahvesinin boğazda bıraktığı acı tortu, Artvin’de, görkemli bir kayın ağacının dallarından kopup, sert dağ meltemlerinin yamaç boylarına sürüklediği bir yeşil yaprak; alabildiğine özgür, alabildiğine uçarı… Paris’te bir Edith Piaff şansonu, Zürich’te bir Lili Marleen türküsü, İstanbul’da ise Doğu ve Batı’yı birbirinden ayıran Boğaz misali, iki yakası asla bir araya gelemeyen bir bela paratoneriydi. Aynı zamanda bir mağaza tezgâhtarı, becerikli bir terzi ve hatta bir tarihi eser kaçakçısıydı. Ancak hepsinden önemlisi, o bir anneydi. Dolu dolu geçen bir yaşam… (İnkılap Kitabevi)

Cumhuriyet’in ilk yıllarının detaylı bir panoraması

Eyüp Durukan’dan Cumhuriyet Yürüyor! 1923-1926: Günlüklerde Bir Ömür – 6. Cumhuriyet’in ilanıyla, Türkiye’de devrim niteliğinde yeniliklerin hayata geçirildiği 1923- 1926 yılları, yazarın yaşamında da önemli değişikliklerin gerçekleştiği bir dönem olur. Yazar, Kurtuluş Savaşı’ndaki cansiperane çalışmalarından dolayı fevkaladeden aldığı terfi ile miralaylığa yükseltilir ve cephede çarpışanlara mahsus kırmızı şeritli İstiklal Madalyası’yla taltif edilir. Tecrübe ve Muayene Heyeti’nin başkanlığını asaleten ve Müdafaa-i Milliye Vekâleti’ne bağlı Harbiye Dairesi’nin başkanlığını vekâleten yürütür. Yazarın 50 yılda yazdığı 86 defterin 34’ünün yayına hazırlanmış olduğu bu kitapla, Cumhuriyet’in ilk yıllarının detaylı bir panoraması çiziliyor. (İş Bankası Kültür Yayınları)

Hayatı altüst olan müzisyenin dünyayı değiştirme hikâyesi

Sarah Pinsker’den Yeni Bir Güne Şarkı. ABD’de terör olayları ve ölümcül virüslerin sebep olduğu salgın bir anda patlak verince hükümet sokağa çıkma yasaklarıyla halkı evde kalmaya çağırır. Artık insanlar evlerinden sanal gerçekliğe bağlanarak yeni normallerini yaşar. Eğitim, toplantılar, konserler hatta bar buluşmaları bile ser-âlem adlı sanal dünyada gerçekleşir. Luce bir rock gitaristidir ve son halka açık konseri de o verir. Bir süre kendini yeni normale alıştırmaya çalışsa da müzik ağır basar. Yasaklar nedeniyle yeraltı kulüplerinde çok az kişinin bildiği konserler düzenlenmektedir. Rosemary ise bu gizli konserleri veren grupları StageHolo isimli müzik şirketi için keşfetmekle görevlidir. Rosemary ve Luce’un yolları rock ‘n’ roll ruhuna sadık bir şekilde kesişecektir. Kitap, hayatı pandemiyle altüst olan bir müzisyenin dünyayı değiştirme hikâyesi. “Sadece bir kişi bile sesini çıkardığında neler olabileceğini gösteren muhteşem bir roman.” –Kirkus. (İthaki Yayınları)

Çin’de bir ailenin 60 yıla yayılan hikâyesi

Huo Da’dan Müslüman Cenazesi. Çin’de yaşayan Müslüman etnik grup Hui’ler odağında ilerleyen olağanüstü anlatıya sahip bir roman. Yeşim taşından takı ve mücevher yapan Müslüman bir ailenin 60 yıla yayılan hikâyesi hem imparatorluk döneminde hem devrimden sonraki Çin’de yaşananlara da ışık tutuyor. Tarihsel olarak Müslümanların Çin’deki serüvenlerini ve Çin kültürüyle bütünleşmelerini aktarırken, kurulan hayaller ve gerçeklerin zaman zaman insanı nasıl güç durumda bıraktığını da ortaya koyuyor. Küçük bir atölyeden yeşim taşı krallığına varan yolda yaşanan ölümler, değişimler, saf hayaller, aşk ve keder! Canlı anlatımıyla okuruna eşsiz bir yolculuk vadeden Müslüman Cenazesi, bir yanıyla da aşk üzerine kaleme alınmış etkileyici bir roman. (Kırmızı Kedi Yayınları)

Bir kentin tarihi nasıl yazılır

Emre Zeytinoğlu’ndan Kentin Labirenti ya da St. Louis’deki İyonik Sütun. Kitaplardan öğrenilen kentler, önce zihinde bir hayal kent halinde beliriyor; ama sonra, o kentlere gidildiğinde, hayaller ile örtüşmeyen görüntülerle karşılaşılıyor. Dolayısıyla bir kent, yalnızca kendi pratiğinden mi ibarettir, yoksa onun içine hep o hayal kentten bir şeyler sızmakta mıdır? Yani bir kent, kendi gerçekliğini bu hayallerin dışında ifade edebilir mi? Yazar incelemesinde, kente ilişkin bu soru/sorunların yanıtını irdeliyor. Bir kentin tarihi nasıl yazılır, söylentilerin ve tasavvurların içindeki nesnel gerçeklik paylarının damıtılıp çıkartılmasıyla mı? Eğer böyleyse (ki başka yöntem yoktur), eskiden yeniye doğru değil, tam tersi yeniden eskiye doğru yol alan bir araştırma sürecidir bu. Söz konusu araştırma süreci her ne kadar nesnel gerçeklere yönelse ve bu anlamda söylentilerden ve tasavvurlardan arınma işi gibi görünse de kesinlikle kendisini hayal gücünün etkisinden kurtaramaz. (…) (Literatür Yayıncılık)

Semra’nın bıraktığı izlerin peşine düşüyor

Mazlum Vesek’ten Semra: Küçük – Esmer – Uzak. “Serçem, sen dalamazsın sulara, Senin kanatların ancak göğü yarabilir; Mavi suları değil…” Semra, kayıp giden zamanın izinde çocukluğun masumiyetini ve ilk aşkın heyecanını aramanın hikâyesi… Şiirlerin gölgesinden, okul bahçesindeki ağaçların arasından merhaba diyen rüzgârın ve ışığın şarkısından, Ceyhan’ın tozlu yollarından, boş duvarlara yazılmış sloganlardan süzülüp gelen bir sevda…. Yazar, 1990’ların Adana’sını ve günün kaotik siyasi ortamını arka plan edinen romanında Semra’nın bıraktığı izlerin peşine düşüyor. (Mona Kitap)

Tarihten önemli anlar tek ciltte

Sandra Lawrence’den Bir Bakışta Tarih. Kitap, tarihten önemli anları tek ciltte bir araya getiriyor. Her sayfa, bilmeniz gereken en önemli gerçekleri bir bakışta konuya hâkim olabilmeniz için küçük parçalar halinde sunuyor. İkinci dalga feminizmden Stalinizme, arabanın icadından Somme Savaşı’na ve Rus Devrimi’nden Sanayi Devrimi’ne kadar her önemli olay, kişi veya dönüm noktası kısa ve öz olarak dikkat çekici metin ve grafiklerle açıklanıyor. Bilgiye aç ve zamanı kısıtlı olanlar için mükemmel olan bu görsel odaklı koleksiyon, tarihi ilginç ve erişilebilir kılıyor. Bilmeniz gereken her şey –ve daha fazlası– tek ciltte toplandı. (Nova Kitap)

Bir krizin eşiğinde aşmaya çalışanlar

Nazende Öksüz Özdemir’den Aynaya Bakma Cesareti. Kaygılarının üstesinden kontrolsüzce yemek yiyerek gelmeyi deneyenler… Kimi zaman anne, kimi zaman baba ilgisizliğini hastane koridorlarında, çoğunlukla bir krizin eşiğinde aşmaya çalışanlar… Sevdiklerinin kaybıyla birlikte kaybolmuş hissedenler… Güçlü görünmek isterken panik ataklarına yenik düşenler… İnsanlara fazla güvenirken özgüvenlerini yitirenler… Ya da kimseye güvenemedikleri için yalnızlıklarını kendilerini uyuşturarak törpüleyenler… Hepsinin ihtiyaç duydukları şey aynı. Aynalarındaki gerçek benliklerini bulmaları gerek. Henüz kendilerini tanımadıkları yıllarda, onları yetiştirenlerin tecrübeleri, korkuları ve arzularının yansımalarıyla dolmuş bu aynada kendi güçlerini derinlemesine görebilmeliler. (Remzi Kitabevi)

Bir halk önderinin izini sürdü

Nurdan Arca’dan Şeyh Bedreddin – Uzun İnce Bir Yol. Yönetmen yazar, üç yıllık bir çalışmanın ardından 2006 yılında gösterilen Simavnalı Bedreddin belgeselinde, altı yüz yıl önce yaşamış bir âlim ve arifin, ezilenlere umut ve direnme gücü aşılayan bir halk önderinin, Şeyh Bedreddin’in izini sürmüş; zulüm ve baskılara rağmen onun yolundan dönmeyen müritlerini dünyaya tanıtmıştı. O belgesele sığmayanları ise sonrasında yeni okumalarla, Bedreddin’in yaşadığı ve müritlerince yaşatıldığı coğrafyalarda yeni araştırmalarla birleştirerek elinizdeki bu kitapta topladı. Tarihçilerle yaptığı söyleşilerle, tarih ile günümüz arasında köprüler kurarken, bulduklarını ve bulamadıklarını, görünenleri ve gizlenenleri dürüstçe aktardı. (Sia Kitap)

Varlık Vergisi tartışması

Cahit Kayra’dan Savaş Türkiye Varlık Vergisi. Varlık Vergisi tartışması, uygulanmasından 70 yıl sonra, dünyadaki siyasi değişime koşut bir görüntüde ve o günlerin değil günümüzün ölçütleriyle yeni, anakronik bir kampanyayla canlandırıldı. Bu tartışma, ilgili kamuoyunu o derece bizar etmiş olmalı ki, bıkkınlık veren bu durum karşısında ilk kez daha kapsamlı bir şekilde hazırlanan kitap beklenilen ilgiyi gördü. Varlık Vergisi tartışması formatı altında açılan bu eleştiri kampanyası, Türkiye Cumhuriyeti’ni, bu Cumhuriyet’in temel değerlerini, Cumhuriyet’i kuran ve yöneten erdemli kadroyu haksız yere küçültmek, yaralamak içinmiş izlenimini veriyor. Bu amacı taşıyan bazı yazılar, seçili bir bölümü olayın tümünden ayırarak eleştiri malzemesi yapmakta ve bir anlamda konuyu istenilen belli bir yöne çekmektedir. (Tarihçi Kitabevi)

Günümüzde toplum ve insan ilişkisi

Komplo Teorileri… 3 aylık düşünce dergisi Cogito Güz 2021 sayısını komplo teorilerine ayırdı. Komplo teorileri dosyası, kriz ve belirsizlik zamanlarında daha çok rağbet gören, sosyal medya aracılığıyla virüs gibi yayılan komplo teorilerinin günümüzde toplum ve insan ilişkisi hakkında, bilgiyle ilişkilenme ve iktidar ilişkileri hakkında neleri açık ettiğine odaklanan yazı ve söyleşilerden oluşuyor. (Yapı Kredi Yayınları)

Bebeğin dünyadaki ilk üç yılında iç dünyası

Bahar Eriş’ten Hayatın İlk 3 Yılı-Anne Babama İlk Mektuplarım. İnsan dünyaya hazır gelmez, zamanla oluşur. Beyin bedava verilse de, içindeki yazılım ve içeriği biz belirleriz. Hayatın ilk üç yılında yarattığımız altyapı, ömür boyu üst yapıyı etkiler. En başından doğrusunu yapmak, yanlışları düzeltmekten daha kolaydır. Yazar yeni kitabında, bir bebeğin dünyadaki ilk üç yılında iç dünyasından geçenleri anne babasına esprili bir dille anlattığı mektuplardan oluşuyor. Çocuğun doğal eğilimlerine saygı duyan, onun gelişim gereklerini açıklayan, her bebeğin kendi hızında ve tarzında ilerleyişini vurgulayan mektuplar bunlar. Bebeğinize her güncelleme geldiğinde, dili de değişir. Onu doğru anlayabilecek misiniz? Size mektuplar yazsa, gelişim ihtiyaçlarını nasıl sıralardı? Bu kitap bebeğin aklını doğru okumak için araçlar veriyor. (Alfa Yayıncılık)

Geldikleri gibi giderler!

Habib Bektaş’tan Egemenlik Ulusundur: 23 Nisan. Düşman güçleri Türkiye topraklarına girmiş, Yunan askerleri İzmir’e çıkmış, Ankara’ya doğru ilerliyordu. Mustafa Kemal ve askerleri düşman güçlerini durdurmak, geriye püskürtmek için savaşıyordu. O, yola çıkarken söylemişti: Geldikleri gibi giderler! Mustafa Kemal ve Çocuk, el ele koşuyordu! Zafere, geleceğe, aydınlığa koşuyordu. Kazanacaklarını biliyorlardı çünkü onlar haklıydı! Türk halkı; çoluk çocuk, yaşlı genç, kadın erkek haklıydı. Çünkü onlar kendi yurtlarını savunuyorlardı! Bir ağızdan katılmışlardı ona: Ya istiklal ya ölüm! Çünkü onlar yeni bir Türkiye’nin hayalini kuruyorlardı. Kadına, çocuğa yani insana, insan haklarına saygılı, modern bir yurdumuz olacak diyorlardı. (Altın Kitaplar)

Okuma sevgisi, yazma sevgisi

Mavisel Yener’den Kitap Kurtları İçin Kitap Değerlendirme Defteri. Bu kitapta neler var? *Okuduğunuz kitaplar ve yazarlarıyla ilgili düşüncelerinizi yazabileceğiniz sayfalar. *Yaratıcı okuma yapabilmenize olanak sağlayan sorular. *Okuduğunuz kitaplardaki karakterler, mekânlar ile ilgili yorumlarınızın yer alacağı satırlar. *Kitap sevgisi ile ilgili özdeyişler. *Okuduğunuz kitapların görsellerini yeniden tasarlayabilmeniz için hazırlanmış sayfalar. Bu kitap size ne kazandıracak? *Okuduğunuz kitapları hatırlayabilme. *Günlük tutma alışkanlığı. *Okuma sevgisi, yazma sevgisi. *Yaratıcı düşünme becerileri. *Eleştirel okuma becerileri. *Dil bilinci. *Şiir sevgisi. (Bilgi Yayınevi)

Yazar, okurları İtalya’nın sayfiyesine davet ediyor

Cesare Pavese’den Kumsal – Kısa Modern. İlk kez 1942 yılında yayımlanan Kumsal, okurları İtalya’nın sayfiyesine davet ediyor: Romanını evli bir çift, onların yakın dostu ve arkadaşları ekseninde öyküleyen yazar, odağına arkadaş topluluğunun ilişki dinamiklerini alırken aynı zamanda dönemin burjuvazisinin ruhunu da yansıtacak şekilde kişinin kendiyle ve ötekiyle ilişkisini, kadın erkek ilişkilerini yer yer bir varoluş sancısı hissettirerek sorguluyor. (Can Yayınları)

Ölüm, kurban, ihanet intikam, aşk, sevgi

Colm Toibin’den İsimler Evi. Anne-baba-oğul-kız kardeşler… Klytaimestra, Agamemnon, Orestes, Iphigeneia, Elektra… O büyük hikâye, Aiskhylos, Sophokles ve Euripides’ten sonra, bu kitapta İrlandalı yazar Colm Tóibín’in kurgusal dehasıyla bir kez daha şekilleniyor. İsimler Evi, o eski anlatının ölüm, kurban, ihanet, intikam, aşk, sevgi ve kardeşlik gibi ‘ağır mefhumlar’ ile yeniden yazıldığı bir palimpsest-metin. Tóibín, kan ile kalp, hal ile hayal arasında gidip gelen kahramanların yaşamından dokunaklı sahneleri, her birine aynı hassasiyetle yaklaşarak tüm çıplaklığıyla resmediyor. (Everest Yayınları)

Ölüm döşeğinde tüm geçmişiyle yüzleşir

Suat Derviş’ten Yeniden Yaşayabilseydik. Şadan kısa bir hastalığın ardından yatağa düşmüştür. Durumu ağırdır. Kıpırdayamamakta, gözlerini bile açamamakta, ancak etrafında konuşulanları duymaktadır. Doktoru, ölmek üzere olduğunu söyler. Şadan buna inanmak istememektedir. Ancak acizdir, çaresizdir… Ne yapabilir, buna nasıl engel olabilir ki? Şadan, aciz ve çaresiz, hatırlar. İlk gençliğinden o güne kadar tüm yaşadıklarını âdeta yeniden yaşar. Tüm geçmişiyle, kararları ve seçimleriyle yüzleşir ölüm döşeğinde. Vedalaşırcasına. Yazarın yetmiş yıl önce yazdığı ve bugüne kadar hiç kitaplaşmamış bu harika romanının ardından, Liz Behmoaras “Suat Derviş’i ve ‘efsane’ yaşamını anımsarken…” başlıklı yazısıyla Suat Derviş: Efsane Bir Kadın ve Dönemi adlı biyografiyi yazma sürecini anlatıyor. (İthaki Yayınları)

ÖZKAN SAÇKAN

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
Hava durumu
-
-
-
Nem Oranı: -
Basınç: -
Rüzgar Hızı: -
Rüzgar Yönü: -
ANKET

Sitem nasıl?

Sonuçları görüntüle

Yükleniyor ... Yükleniyor ...