Giresun Sanat

BARIŞ MANÇO BATI’DAN DOĞU’YA DOĞU’DAN BATI’YA BİR AHİR ZAMAN DERVİŞİ

BARIŞ MANÇO BATI’DAN DOĞU’YA DOĞU’DAN BATI’YA BİR AHİR ZAMAN DERVİŞİ
admin( ertan@giresundasanat.com )
182 kez
04 Şubat 2023 - 8:12
BARIŞ MANÇO BATI’DAN DOĞU’YA DOĞU’DAN BATI’YA BİR AHİR ZAMAN DERVİŞİ
“Tek bir soru hemşerim memleket nire?
Dedim ya yahu bu dünya benim memleket
Hayır anlamadın hemşerim esas memleket nire
Bu dünya benim memleket”
1970’lerden 90’lara bu ülkenin en az yirmi yılına iz bırakmış, bu sürecin simyasına kendi rengini, sesini, tarzını katmış; zevkini, keyfini, (çok ihtiyaç duyduğumuz) neşesini, gülümsemesini, iyimserliğini elleriyle büyütmüş, solar iken diriltmiş.
Ve her daim bir kısırdöngüye giren, çatışmadan, şerden, kadercilikten, umutsuzluktan, mağduriyetten beslenen ”arabesk” iklimi, şarkılarının gücüyle karanlık bulutları dağıtır gibi o kendine has jestleri, yüzükleri, kaftanı, uzun saçlarıyla; sesine, konuşmasına sinmiş, geleceğe ve kendimize ilişkin umudu ve güveni hep taze ve güçlü tutan o inançlı, gururlu aynı zamanda alçakgönüllü, şakacı haliyle bir çocuğun elini tutarmışçasına ve bir ahir zaman dervişi edasıyla; hayatımıza, hayatlarımıza dokunmuş, el vermiş, görmüş geçirmiş bir Anadolu ve dünya ozanıdır Barış Manço.
“Kimi Batı kimi Doğu
Kuzey güney hepsi doğru
Kim seçer ki bozuk yolu
Eğri eğri doğru doğru
Benim yolum bana doğru
Hiç yolumdan döner miyim?”
Bilindiği üzre bu ülkenin ilk Barış adlı çocuğudur o. Bu adın hakkını yukarıda da ifade ettiğim gibi fazlasıyla vermiş, Doğu’dan Batı’ya ya da Batı’da Doğu’ya yaptığı çetrefil yolculukların (Kurtalan Ekspres, Barış Manço’nun 1972 yılında kurduğu ve ölümüne kadar birlikte çalıştığı efsanevi Anadolu rock grubu. Grup, ismini Haydarpaşa-Kurtalan hattında çalışan, Batı’dan Doğu’ya ve tabii ki dönüşte de Doğu’dan Batı’ya giden Kurtalan Ekspresi’nden almıştır.) ve bu yolculukların, onun ruhunda derin çentikler bırakmış ve derinlerine nüfuz etmiş “kendince” bireşimini (hülasasını) varoluşunda, karakterinde fazlasıyla buluruz.
1960’lar Barış Manço için kendini göstereceği, ifade edeceği, varlığını, kimliğini inşa edeceğine inandığı bir Batı macerasıdır, yani Doğu’dan Batı’ya ilk yolculuğu.
“Kendimi bildim bileli yollarda tükettim koskoca bir ömrü
Bir uçtan bir uca gezdim şu fani dünyayı
Okumuşu, cahili, yoksulu, zengini hiç farkı yok hepsi aynı
Sonunda ben de anladım Hanya’yı Konya’yı”
“Barış Manço, 1963 yılının Eylül ayında Belçika Kraliyet Akademisi’nde yükseköğrenim görmek için Türkiye’den ayrıldı ve Belçika’ya gitmeden önce karayoluyla bir kamyonla Fransa’nın başkenti Paris’e giderek daha önce konuştuğu Fransız şarkıcı Henri Salvador’la buluştu. Henri Salvador, Barış Manço’nun Fransızcasını ve fazla kilosu nedeniyle dış görünüşünü yetersiz buldu ve anlaşma yapamayan Manço, Belçika’daki abisi Savaş Manço’nun yanına gitti. Belçika Kraliyet Akademisi’nde resim, grafik ve iç mimarlık eğitimi görürken bir yandan da garsonluk, otomobil bakımı gibi işlerde çalıştı. Bu sırada Belçikalı şair André Soulac ile tanıştı. Soulac sayesinde Fransızcasını ilerletti ve yaptığı besteleri değerlendirme imkânı buldu. Soulac, Manço’nun bestelerine söz yazdı.”
“Liège’de “Golden Rollers” adlı bir grupla konser verdi. 1966’da ise bir festivalde “The Folk 4” grubu ile Türk müziğinden örnekler sergileyerek dikkat çekti. Ancak Fransız müzisyenin Barış Manço’nun aksanını beğenmediği için onun plağının çalınmasını yasaklaması Barış Manço’yu derinden etkiledi ve Avrupa kariyerini sona erdiren nedenlerden biri oldu.”
1970’ler Barış Manço için dönüş, kendi müzikal kimliğini arayış yıllarının yeni bir başlangıcını oluşturur. Daha sonra Anadolu Rock olarak anılacak sulara yelken açışı Akdeniz ve Karadeniz bölgesini kapsayan bir turneyle başlar.
“Dağlar dağlar…
Kurban olam, yol ver geçem.
Sevdiğimi son bir olsun yakından görem”
1970 yılının Kasım ayında, Manço, Türk pop müzik tarihinde daha sonra efsanevi bir şarkı olarak yerini alacak Dağlar Dağlar’ı müzik âlemine sundu. Barış Manço’nun gitarı ve Kemençe sanatçısı Cüneyd Orhon’un kemençesi ile kaydedilen şarkı, bu zamana değin hep Batı enstrümanları kullanmış Barış Manço’nun sadece rock ile sınırlı kalmayan kendi özgün müzik tarzının başlangıcı ve Anadolu Rock tarzının da yol açıcı saundu olacaktır. 700.000’den fazla satan Dağlar Dağlar plağı Manço’ya kariyerindeki tek Platin Plak Ödülü’nü kazandırdı.
Dağlar Dağlar’ın başarısı ile Türk müziği piyasasında büyük ses getiren Barış Manço, 1970’te Daha sonra pop müzik tarihimizin bugün de yaşayan yine efsanevi grubu Moğollar ile “İşte Hendek İşte Deve”, “Katip Arzuhalim Yaz Yare Böyle” ve “Binboğanın Kızı”‘nı kaydettiler. “İşte Hendek İşte Deve”, de tıpkı Dağlar Dağlar gibi büyük beğeni kazandı ve Barış Manço denilince dudaklara düşüveren şarkılar arasında yerini aldı.
“İşte hendek işte deve ya atlarsın ya düşersin
Baktın olmaz vazgeçersin zordur almak bizden kız
İşte Halep işte arşın ya aşarsın ya biçersin
Baktın olmaz vazgeçersin zordur almak bizden”
Barış’ın tavrını, ruhunu, dilini; o efsaneler, masallar, büyülü aşklar, uzun göçler, erdemli kahramanlarla süslediği Anadolu ahalisi, onu ne yazık ki o kadar da kolay anlayamayacak ve geleneksel hayata bir tehdit olarak görüp farklı olana öfkeli, düşman ( Özellikle erkekte uzun saçlar malumunuz, bu coğrafyada epey uzun bir direnişle karşılanmıştır.) bir reaksiyonun karşı tarafı haline de getirecektir.” Çocukluğumda ne o saçlar Barış Manço gibi, sözünü benim kuşak epeyce duymuştur, ebeveynlerinden.) Çıktıkları Anadolu turnesinin Kütahya ayağında Manço ve arkadaşları uzun saçları yüzünden tehdit edildikten sonra tur otobüslerine dinamitle saldırı düzenlendi. Konserin hemen sonrasında meydana gelen patlamada kimse yara almadı. Bir başka saldırı da Antalya turnesinde gerçekleşmiş bu kez bir grup üyesi yaralanmıştır ne yazık ki.
“Sıra sıra dağlardan erişilmez yaylalardan
Kuş uçmaz kervan geçmez bilinmez bin bir yoldan
Gel dedin de gelmedim mi
söyle gelmedim mi söyle gelmedim mi
Aman hele hele sultan zalım zalım sultan söyle söyle
Söyle gelmedim mi söyle gelmedim mi
Aman hele hele sultan zalım zalım sultan söyle
Barış kul sana kurban yoktur derdime derman
Hançerini vur sineme çok naz ettin zalım sultan”
Barış, yine adına yakışır biçimde Anadolu insanına asla küsmemiş, onun ruhunu, kalbini besleyen ülkeye sevgiyi, erdemi, vefayı, aşkı, özlemi, ayrılığı, mücadeleyi, tevazuyu, neşeyi dolu dolu sunan şarkılar yapmayı sürdürmüştür.
Onun şarkıları tıpkı Anadolu gibi çok renkli, çok desenli, bol motifli; Türkiye gibi değişken, inişli çıkışlı, fazlasıyla kültürel şoklu içerikler ihtiva eder. Bir yandan da onun kendi şahsi macerasının, kırgınlıklarının, az da olsa karamsarlığının, hüzünlerinin, ailesinin, kaybettiği yakınlarının dahil olduğu kaybedilmiş güzelliklerin hikayesidir de.
“Sen gülünce güller açar Gülpembe
Bülbüller seni söyler biz dinlerdik Gülpembe
Sen gelince bahar gelir Gülpembe
Dereler seni çağlar sevinirdik Gülpembe
Güz yağmurlarıyla bir gün göçtün gittin inanamadık Gülpembe
Bizim iller sessiz bizim iller sensiz olamadı Gülpembe
Dudağımda son bir türkü Gülpembe
Hala hep seni söyler seni çağırır Gülpembe”
Anadolu ozanları el vermiştir ona, geçmişin berrak, duru, geçmişte mühürlenip tertemiz kalabilmiş sesini; şimdinin kirletilmiş ırmaklarını, kesilmiş ormanlarını, siyanürlenmiş dağ doruklarını bizlere unutturan ezgisini, umudunu bugün dahi sıcak tutmuştur onun şarkıları.
Bazen Karacaoğlan sesiyle,
“Sabah yeli ılgıt ılgıt eserken seher vakti bir güzele vuruldum
Al dudakta inci dişi bu dünyada yok bir eşi
Seher vakti bir güzele vuruldum
Aynalı kemer ince bele bu can kurban tatlı dile
Seher vakti bir güzele vuruldum
Mor menekşe nergis dizmiş boynuna
Kuşluk vakti aldı beni koynuna
Cıvıldaşır dudu kuşu sanki bülbülün ötüşü
Seher vakti bir güzele vuruldum”
Bazen Yunus nefesiyle,
“Tuz ekmek hakkı bilene
Sofra kurmasan da olur
Ilık bir tas çorba yeter
Rızkım buymuş der içerim
Kadir kıymet anlayana
Sandık açmasan da olur
Kırk yamalı hırka yeter
İdris biçmiş der giyerim
Barış`ım uzaktan geldim
Dört kapı önünde durdum
Dört kapıdan geçemezsem
Geldiğim gibi giderim”
Kimileyin de Veysel’in gönül gözüyle, dertli sazıyla ses soluk olmuştur..
“Diyar diyar dolaştım ben
Yollara düştüm derdinden
Her çiçekte gördüm seni
Kara toprak ver yarimi
Yaza yaza bitti kalem
Bir gün elbet dolar çilem
Ben bu yola kurban olam
Kara toprak ver yarimi”
İlk albümüne Cumhuriyetin 100. yılının kutlanacağı “2023” ismini vermişti Barış Manço, bir röportajında, “Benim birkaç hayalim var: 80 yaşındayken elimde bastonum, belki kolumda Doğukan, onun yardımıyla çıkarım sahneye ve senfoni orkestrasına 2023’ü çaldırmak en büyük ideallerimden birisi.” demişti.
Bu ülkenin ilk Barış’ı ve “En güzel dil tatlı dildir.” diyen ozanı, 31 Ocak’ı 1 Şubat 1999’a bağlayan gece hayata gözlerini yumdu. Hayal ettiği 2023’ü görebilseydi, ne hisseder, ne söylerdi onu asla bilemeyeceğiz.
Onun kendini uğurladığı dizeleriyle bitsin bu yazı ve Barış her daim karanlık gecelerde bile ışıldasın…
“Kozan Yaylasından geldim Barış’tır adım
Bugün varsak yarın yoğuz doğrudur sözüm
Bir gün elbet biter vadem çağırır tanrım
Bir akşam karanlığında çıkıp gitmiş Bal Sultan
Gün batısında yıldızlarla buluşmuş Bal Sultan
O gün bu gündür tatlı bir rüzgâr eser gurbetten Bal Sultan
Ve karanlık gecelerde ışıldar tüm yıldızlar”
HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
Hava durumu
-
-
-
Nem Oranı: -
Basınç: -
Rüzgar Hızı: -
Rüzgar Yönü: -
ANKET

Sitem nasıl?

Sonuçları görüntüle

Yükleniyor ... Yükleniyor ...