(Giresun Milletvekili ve Senatörü; Çalışma, Ticaret ve Dışişleri Bakanı)

“Ünlülerle Anılarım” adlı kitap çalışmamdan anekdotlar sunmaya devam ediyorum.

Bugünkü anekdotumuz, dünyaca ünlü devlet adamlarımızdan Hayrettin Erkmen’le ilgili.

Aslen Göreleli olan Hayrettin Erkmen, 1915 yılında Tirebolu’da doğmuş, 18 Mayıs 1999 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir.

Cenaze törenine katılarak son görevimi yerine getirmiştim.

Giresun’dan milletvekili seçilerek 1950-1960 yılları arasında Menderes hükümetlerinde Çalışma ve Ticaret, Giresun Senatörü olarak da 1979-1980 dönemi Demirel azınlık Hükümeti döneminde de Dışişleri Bakanlığı yapmıştır.

O, büyük bir ‘devlet adamı’ olmasının yanı sıra Giresunlular’ın da Hayrettin ağabeyi idi.Babacanlığı, sevecenliği ve mütevazılığıyla hemen her Giresunlu’nun gönüllerinde taht kurmuştur.

Memleketi Giresun’a ve Görele’ye de büyük hizmetleri olmuştur.

Hayrettin Erkmen’le, Giresun ve Görele ile ilgili bazı etkinliklerde bir araya gelip, sohbetler ettik. Hatta öyle ki, el ele tutuşarak horan bile teptik.

Aramızdaki yaş farkı nedeniyle, kendileriyle çok önemli bir ortak anımız olmamakla beraber, benim için büyük değer ifade eden bir olayı anlatmadan geçmek istemiyorum:

Yıl 1978.

Sağ-sol kavgalarının doruğa çıktığı ve her iki taraftan günde en az 20 kişinin öldürüldüğü, kanın gövdeyi götürdüğü bir dönem.

Rahmetli Ecevit, AP’den istifa edip kendilerine katılan milletvekilleri ile parlamentoda çoğunluğu sağlayıp, başbakanlığa getirilmiş, bu 10 milletvekiline de birer bakanlık vermişti.

KYK’da o zamanlar Atatürk Öğrenci Sitesi’nde (AÖS) küçük bir memurum (Yurt Yönetim Memuru).

Hükümet değişir değişmez, isteğim dışında İstanbul’dan Zonguldak’a tayin olmuştum. Bu tür tayinleri biz ‘sürgün’ olarak niteliyorduk. Yani anlayacağınız, Zonguldak’a sürgün edilmiştim. Ailemi yanımda götürmem mümkün olmadığından, çok bunalımlı günler geçiriyordum. Bir ara istifa ederek özel bir kuruma geçmeyi düşündüm. Bu konuda belki bana yardımcı olabilir düşüncesiyle, yakından tanımadığım ancak hakkında çok güzel şeyler bildiğim ve duyduğum Giresun Senatörü Hayrettin Erkmen’e bir mektup yazmaya karar verdim. Gerçeği söylemem gerekirse, pek de ümitli değildim. Çünkü O, koskoca senatördü. Kim bilir kendisine ne istekler yağıyordu? Bu kadar yoğun işleri arasında bize mi zaman ayıracaktı. Hem sonra, hükümetten olmayan bir partinin (A.P.) mensubuydu.

Çok geçmeden adıma, ‘Cumhuriyet Senatosu’ antetli bir mektup geldi. Zarfı heyecanla açtım. Mektubun sol üst köşesinde ‘Hayrettin Erkmen-Giresun Senatörü’ anteti vardı.

Mektubu bir solukta okudum. Özetle şöyle diyordu:

‘…Bahsettiğiniz müessesede işe girmeniz konusunda yardımcı olabileceğimi umuyorum. Tabi ki ne gibi bir göreve talip olduğunuzu bildirmeniz kaydıyla…”

Ben babama bile mektup yazmaya üşendiğim halde, koskoca bir senatörün, onca işi arasında mektubuma cevap verme nezaketinde bulunması beni hayli heyecanlandırmış, hele bir de yardımcı olabileceğini belirtmesinden dolayı çok mutlu olmuştum. Bu mektuptaki ifadelerinden cesaret alarak, işyerimden birkaç günlük izinle İstanbul Taksim’deki çalışma ofisinde kendisini bulup, yüz yüze tanıştım. ‘Ben aynı zamanda Sümerbank Mağazası Görele Şubesi Müdürü Selim Öztürk’ün yeğeniyim’ deyince, gözleri parladı, benimle daha da ilgilenmeye başladı. ‘Sen gerekli girişimleri yap, gerisini bana bırak’ deyince, sevincim daha da katlandı, sonra müsaade isteyip yanından ayrıldım. Bir süre sonra istifa etme kararımdan vazgeçtiğim için, bu konunun peşini bıraktım. Ama o mektubu değerli bir hazine gibi özel arşivimde hala titizlikle muhafaza ediyorum.

Giresun ve Türk Siyasi hayatından Hayrettin Erkmen adında adam gibi bir adam geçti.

Ruhu şad, mekanı cennet olsun.