yeni macera..
kara gürsel de sonuçta bi fanidir, acıktığını hisseder.. poğaça vs bişeyler alır.. zam yaptığını anlar, fırıncıyı sert bi şamarla cezalandırır..
sonra, çay içmeye bi mekana girer.. bu, yeni farkına varıp, ilk kez adım attığı bi yerdir..
çay siparişini genellikle, ok atarak verir.. misal “1 büyük çay, açık olsun” yazılı bi not kağıdını okun ucuna takıp, fırlatır, karşı duvara saplar..
***
ama bu kez çalışan kişi gençten bi hanımefendidir.. kibarca çay ister..
derken….. ileriki masadan bi herif bağırıp çağırır.. bu masa neden pis, küllükler neden dolu vs vs…… yanında üç şahıs daha vardır.. üstelik, mekan kalabalıktır..
çalışan kızcaaz kendini savunur.. daha şimdi temizledim, 15 dakikadır siz oturuyonuz, demek ki siz kirlettiniz..
adam, küstahça bağırmaya, kızı azarlamaya devam eder..
ve en acısı.. sonbi gayret masayı yeniden temizleyip geri dönen kızın poposuna bakar..
malkoçoğlu kara gürsel işte bunu hazmedemez, sertçe ayağa kalkar.. hesabı ödedikten sonra adamın o ahlaksız gözlerine mil çekecektir, ama yine de izin ister kızdan;
-hanımefendi hiç hoş olmadı bu durum, kimdir bu dangalak, müdahale edecem?
-boşver abi, bağırsın, babam o!
***
kara gürsel “neyyyyyy” diye bi nara atar, içinden, çok üzülmüştür duyduğu şeye..
normalde, o pis herifi atının arkasına bağlayıp 5 km sürüklemesi beklenirken, yalnızca aşşaalayıcı bi bakış atar.. çevre masalar derhal anlar, “seninle işimiz bitmedi üleyyn” bakışıdır bu..
aman kara gürsel yapma, etme malkoçoğlu der gibi mimiklerle kahramanımızı mekandan saygıyla uğurlarlar..
50 metre öteden geri dönüp, yine anlamlı bi bakış atar kara gürsel..
ötekisi başını öne eğer..
bu maceranın sonu
(tay yayınları)