ince giyerim ince pembe yakışır gence

PAZAR’LIK

ince giyerim ince pembe yakışır gence / insan bi hoş oluyor sevdiğini görünce..

babaacaazım anneme söylermiş bu türküyü..

gaya bey tahminen bununla “tavlamış” olmalı, gencecük ayten’i..

babam 28 yaşında, anam 23..

***

geçen akşam bizim thm korosu çalışıyordu.. bilmiyorum, muhtemel konser türkülerinden biri midir?

bitince söze girdim;

-yahu, ben bu türkünün ürünüyüm ki!!!

***

bu şirin türkünün ikinci dörtlüğünde “döne döne oynuyor ağabeyimin çakırı” dizelerini duyarız..

her 30 ekim gecesi, yani annemle babamın düğünleri yıldönümünde, kimsenin görmediği bi yerde, gerekirse lambaları da kapatıp döne döne oynarım ben..

eminim, babam da o gece döne döne oynamıştır mutluluktan..

***

döne döne oynamak en çok mevlevilere mi yakışır, nedir?

bunun; din ötesi, bilim ötesi, insan ötesi falan bi boyut olduğunu düşünüyorum.. inşallah semazenler samimi heriflerdir..

inançları, inanmışlıkları, bu sahtekarlar ayarında ise, aman eksik olsunlar..

***

gerçi ben, baş semazeni izlemekten, alandaki ekibe bakamam pek, çünkü o abimiz ne derse olan biten odur.. destur vermek kavramı en çok da ona yaraşır.. berlin filarmoni orkestrası şefi halt etmiştir yanında..

mehteran şefi de aynen öyle biridir ha!

onun da bi desturu yedi cihana bedeldir..

bu gısmı; neyzen tevfik üstadımızla bitireyim.. neyzen, askerliğini mehteran şefi olarak yapmış ulu bi insandır, biliyonuz mu?

konuyu baklava desenli ev’imde işledim, bi zahmet bulup okuyunuz..

***

ne mutlu bana ki;

bilgi yurdu’muzun 3 şefi de konservatuvar mezunu..

thm.. hilal kızım..

tsm.. levent kardeşim..

caz.. erman kardeşim..

ve tüm bunların tepesinde tan kardeşim..

o, direkt neyzen ayarında, yunus ayarında bi adamdır.. eminim, kaderi öyle yazılsa konservatuvarı derece ile bitirirdi..

ola ola biyolog olmuş garibim!!!!!!!

eh yani derneğin başkanı da özel bi konservatuvarda eğitim gördü.. Timur Selçuk dergahında yetişti..

götlerindeki “alaylı, eğitimsiz” bokuna bakmadan bizimle aşık atmaya kalkanlara gülerek, gelin bi alt paragrafa inelim..

***

hiç mi merak etmezsiniz?

ağabeyin çakırı ne ola ki?

herhalde, evin çakır gözlü yeng’aanımıdır o?

başka bi yanıt bulamadım..

bizse, kahverengi gözü bi aileyiz.. böyle hafiften elaya çalan biri bile çıksa içimizden, turist gibi görünür.. çakır göz falan sevmeyiz, gızlarda..

(misal erol evgin çakır gözlüdür, bak!)

bitek ben badem gözlü olarak doğmuşum işte, napim.. (yengem çakır gözlü diğil çok şükür, abiminse gözler aleminde pek yeri yoktur, o kalem kaşlı olarak bilinir)

az bişi daha demem lazım;

sevdiğim gızlardan birinin ablası, benim üçün “gözleri çok güzel” demişti de, kahkahalar eşliğinde uzun uzun aynaya baktım idi;

vay bee, diyerek..

***

kardeşlerim,

cümleten sağlıklı pazarlar dilerim.. önce Gök Tengri’mize, sonra Türk hekimlerine emanet olunuz..

ord prof dr gürsel ötker

giresun ünv. tıp fakültesi bel dutuğu hastanesi başhekimi