Sayın Cumhuriyet Savcım,

İşin gerçeği ben bu tür şeyleri çok da sevmem; yok kamuoyuna duyurulur, yok üst makamlara açık mektup, yok basın açıklaması… Medenice, yüz yüze, hukukla çözümlemek var iken, bu yöntemden medet ummak hoş değildir elbette. En azından bana göre değil.
Demek ki, insan kimileyin zorunlu kalabilmekteymiş. Gerek sizin, gerekse okurlarımın hoşgörüsüne sığınıyorum.
XXXX
Bencileyin, bir sivil toplum örgütü olan Can Akengin Bilgi Yurdu Derneği’nin başkanıyım. Küçük şehirde zor iştir, oralara girmeyeyim. Ama iddia ederim ki, bizim sadece adımız dernektir… Bir kültür-sanat-edebiyat oluşumuyuz kısaca. Ücretsiz sanat kursları vermek, konserler-sergiler-oyunlar-seminerler sunmak gibi programlarımız var, salgın bitebilirse. Spor ve tarımla da uğraşacağız eğer pandemi izin verirse.
Sayın Savcım,
1923’de kurulup daha sonra kapanmış BİLGİ YURDU’nu 2020’de yeniden kurduk. 1924 yılında yayına başlayan ve pek yazık ki 27. sayısından sonra ilerleyemeyen İZLER DERGİSİ’nin kaldığı yerden devam etmesini tarihsel bir görev bilip, günümüzde kırkıncı sayıya değin ulaştırdık. Şu an kırk bir nolu sayıyı hazırlamaktayız, maşallah diyelim. Var oluş nedenimiz, vazifemiz, işlevimiz, adanmışlığımız sadece ve sadece budur. Geçmişten gelen bir bayrağı geleceğe taşımanın küçük bir halkasıyız.
Edebiyat, branşlarımızdan sadece birisidir. İZLER DERGİSİ ise hem derneğimizin, hem edebiyat kolumuzun el emeği göz nuru ürünüdür.
Bizler, kendimizce ”yüce” bir davanın peşindeyken, geçtiğimiz günlerde hiç hak etmediğimiz acı bir iftirayla karşılaştık. Bir okurumuza, tam da dergimizi bir büfeden satın alırken kimliği meçhul kişilerce müdahale edildi. ”O dergi pkknın dergisi, öcalanın dergisi, sakın almayın” sözleriyle sataşmada bulunuldu. Derhal şikayetçi olduk. Bu insafsız karalamayı sizlere arz etmek durumunda kaldık. Ama daha dün sizlerden gelen ”kovuşturmaya yer olmadığını” bildiren evrak, bizleri daha da üzdü.
XXXX
Sayın Savcım,
Sadece sanat ve edebiyatla uğraşan insanları karalamak bu kadar kolay mıdır? Böyle bir serbesti var mıdır? Hele ki memleketteki ”en hassas” konu ile yaftalanmak kovuşturulmayacak da ne kovuşturulacaktır, merak içindeyiz?
Allah’a şükür, şahsımın, derneğimizin, dergimizin ve yol arkadaşlarımın, şu şehirde pkk ile bağdaştırılacak en son kişi ve kurumlar olduğumuz ortadadır. Vatanımıza, devletimize, Mustafa Kemal’e bağlılığımız dillere destan olmuştur. Bize bu kadar haksızca iftira atanların bulunup yakalanması, bu teknoloji çağında tahminen çok basit bir iş olsa gerektir. Neden bu konu önemsenmedi, neden? Bu anlamda da çok üzgünüz.
Şimdi ben de örneğin; makalesinden hoşnut kalmadığım yazara, hizmetini eksik bulduğum sağlıkçıya, bayat ürün sunan manava, tıraşını beğenmediğim berbere, gol kaçıran santrafora kızıp ”pkklı bunlar” diyebilecek miyim yani?
XXXX
Türkiye Cumhuriyeti’min Çok Değerli Savcısı,
Kararınızı bir kez daha gözden geçireceğinizi umuyorum. Allah’tan başkasından korkumuz yok, ama üzerimize konan bu yafta çok tehlikelidir. Gözü dönmüş bu katiller sürüsünün Karadeniz‘de yapacağı muhtemel bir eylem, beni ve arkadaşlarımı hedef tahtası yapabilecektir. Bunu hak etmedik! Hem de hiç!
En derin saygılarımı kabul buyurunuz.