a) hastalanmıştım, giresun merkez ortaokulu öğrencisiyken, bi kış ikindisi evdeydim, okula gidecek dermanım yoktu.. ateşim de epey yüksek imiş demek, sayıklamaya başladım, denize nazır oturma odamızın büyük koltuğunda; ‘’bi tarafları kırmızı, bi tarafları lacivert!!!’’.. hem kendimde diğilim, ama hem de bugün bile anımsıyom o gonuşukları ettiğimi.. çünkü nasıl bi rüyaysa gördüğüm, afrikalı yerliler var idi karşımda, bedenlerini kırmızı laciverte boyamışlardı niyeyse.. parçalı zonguldakspor forması gibi..

b) tahminen ilk sayıklamamdır.. annem korkmuş.. alnıma ıslak bezler değdiriyo.. belki babamı da aramıştır bi panik.. ablam ankara’da, abim istanbul’da, bak burası bile hatırımda, anneme ‘’ablamla abim içerde mi’’ diye sorduğum.. ateş bu, sordurur..

c) sonra itfaiye çağırmış annem.. yok ula, öyle diğil tabi.. kesin üzerime battaniye örtüp, beni iyice terletme yöntemiyle tedavi etmiştir.. o yıllar henüz ıslak mendil icat olunmamıştır muhtemelen.. sabunlu elbezleriyle temizlemiştir naçiz vücudumu.. anneler, elbezlerini kendileri dokur.. mutlaka pijamalarımı ve iç çamaşırlarımı da değiştirmiştir.. anneler oğullarının pipilerini görebilir, noolmuş.. siz de görün.. (çok yaşayın)

d) iyileştiğimin ilk pazarı, beni kendi elleriyle yıkamıştır, ondan da eminim.. itiraz etmişimdir, ama ‘’sen yıkanmayı ne biliyun’’ diyerek reddolunmuşumdur.. bu, ‘’ula oolum, bi haftadır hasta yatuyun, çok pissin’’ anlamındadır.. karşı konulamaz asla.. anneler oğullarını haşlayarak yıkar.. su ne kadar sıcak olursa, evlat o kadar iyi temizlenir prensibi annelere özgüdür.. (annem halaa zeytinyağlı dolmayı kimseye sardırmaz.. ”bırak da ablam yapsın” derim mesela, ”u dolma sarmayı ne biliyu” der)

e) kesin, banyo lifi de üretilmemiştir henüz gezegenimizde.. anneler onu da kendileri dokur.. giresun ilifi derler adına.. insanı bi başka türlü temiz tutar.. bugün, ben de dahil hepimiz, banyo lifi kullanıyoruz.. pis herifleriz.. (herkesi, anneleri henüz sağ iken, birer giresun ilifi dokutturmaya davet ediyorum.. bundan sonra adam gibi çimeceksiniz duşta.. gelip tek tek kontrol edecem)

f) ‘’dağda duman çen güzel / hüsnü ol çimen güzel / galbimde bin arzu var ay gızım / hepisinden sen güzel’’.. meşhur arzu gızım türküsüdür bu, bilen bilir.. içimi titretir halen her duyduğumda.. Allah herkesi bu derece sevdalara düşürsün inşallah.. hepinizin galbinde bin arzu olsun, ama o gız hepisinden güzel olsun.. (çen, sis demekmiş)

g) nilüfer çiçeğidir benim zedeli kalbimdeki tüm çen’leri dağıtan.. öküzün teki; ‘’tüm balıkların ve tüm çiçeklerin isimlerini ezbere bilmeyen adamdan şair olmaz’’ diyerekten ahkam kesmiş’miş vaktiyle edebiyat dergilerinde.. önceden yazmıştım, anımsayınız.. iyi de ben bitek nilüferi biliyom ezbere, napayım şimdi.. suda yüzer balık diğildir, yaprakları var çiçek diğildir.. ben, nilüfer çiçeklerinin ozanıyım bitek.. benim aritmi derdi taşıyan galbimi durdurmayan tek şeydir nilüfer çiçeği.. (siz şöyle okuyun: ‘’yalınım yok planım / salt gülmektir yalanım / ün anıt elin olsun / ben falanım filanım’’)

h) hep olduğu gibi, yazı kontrolümden çıkıverdi.. sayıklamalar idi asıl konumuz.. hemen döneyim kardeşlerim.. Atatürk de son soluğunda ‘’ve aleyküm selam’’ diye sayıklamıştır.. bunun islamiyette yeri olduğu, can alıcı meleklerin yalnızca iyi insanlara görünüp selam verdiği, Ata’mızın da neticede iyi bi insan olduğu anlatılır.. biz de inanmış gibi yaparız.. ben size doğrusunu söyliyim.. Ata’mıza bu milletin ne kadar nankör olduğu malum olmuştur son anlarında ömrünün.. ‘’ve aleyküm selam’’ diyerek ölmek, olsa olsa bi protesto klişesidir.. benden sonra ne bok yerseniz yiyin anlamındadır.. nilüfer çiçeği kadar emin, anamın sıcak suyu kadar öfkeli, sayıklarken abisiyle ablasını özlediği belli olan ortaokul çocuğu kadar üzgünüm..

i) Atatürk’ün sabahlara kadar uyumadığı, anca saat 8 civarı uykuya daldığı da bilinir.. ve; ‘’o saate kadar uyumam, ankara’yı beklerim, bilirim ki sabah 8’de ismet paşa uyanmıştır, ben de işte o zaman uyurum’’ dediği rivayet olunur.. ne güzel bişidir bu yahu!!

j) yıllarca düşündüm.. yakın dostlarım bilir, çok da danıştım herkeslere.. bakın ne dedim; ‘’yaa ben hiçbi kitapta rasgelmedim, ismet paşa bu abd’ye verdiği ödünler konusunda nasıl bi savunu yapmış acaba.. adamcaaza kızıyoz, ama cevabını bilmiyoz ki’’.. sizin anlayacağınız, köy enstitülerini kapatmak falan gibi ödünlerden söz ediyordum.. yanıtını daha yeni okudum bi gazetede.. ”ben Atatürk diğilim, benden o’nun yaptıklarını beklemeyin” demiş, ismet paşa’mız.. benim için yeterlidir bu yanıt ve kalbimde yeniden ikinci adam olmuştur ismet paşa.. mutlaka o’nun galbinde de bin arzu vardır vatana dair, ama naapsın adam, Kemal’siz, bi başına? ettiğim bütün ah’lardan ötürü özür dilerim paşa’dan..

k) ‘’ettiğim ah değildir / bahtım siyah değildir / buse günah değildir / yıldızların altında’’.. ismet inönü’nün mevhibe hanım’ı yanaklarından öptüğü fotoğraf, buydu belki de..

l) canım necla hisarkaya yazmıştı, ben de okumuş öğrenmiş bulundumdu.. kafiristan diye bi memleket var imiş pakistan civarlarında.. buranın genç kızları 3333 taneli boncuklar takarlarmış boyunlarına.. kafir’in kızları yani.. annemin, tüm kız bebişleri severken ve ayrıca ablam dahil tüm genç kızlara fırça atarken kullandığı ‘’seni kafirin gızı’’ ifadesinin de kaynağını öğrenmiş oldum böylece.. sağolasın necla, sen de az kafirin gızı diğilmişsin!!

m) –‘’giresun’da kayıklar / gızlar fındık ayıklar / sevenler sevdiğini / gece gündüz sayıklar’’.. giresun türküsü.. ateş bu, söyletir..