İlk yolculuğun akşamı anlar ki giden
O artık hiç bir zaman olmayacaktır bizden
Tasavvurdan çok uzak bir bambaşka alem bu
Ne ihtiyaç seyretmek ne lazım bir an uyku
Manasızdır kalp gibi gözlerde dudaklarda
Yalnız düşünce vardır uzak çok uzaklarda
Erguvan rengi ufuktan kalkmayan nemli sis
Ve kanlı toprakla yoğurulmuş taştan bir deniz
İçersinde eriyip zamanla kayboluruz
Biz olan o alemde sadece ses buluruz
Senelerce uzaktan bize gelen bu çağrı
Bitmeyen elemlerle hiç dinmeyen bir ağrı
Çekilip gitmek ebedi gerçek faniliğe
Mevsimler üstümüzde iklimler bizle yine
Soğukların korkusu olmayacak yağan kar
Bu ışıksız diyarda gaip ne ülkeler var
Bir gül müdür ruhumuz her mevsimde renk veren
Düşüncede olanı bulmayacak deren
İlk yolculuğun akşamı başlar yeniden
Bir başka korkunun derdi bitip tükenmeden