Nasıl yazmam gerektiğini şuan bilemiyorum.
Ama yazmalıyım.
Rica kabul ediniz. Başka birşey değil.
****
Bilgi Yurdu’muz; elbette ki buraların en eski, en görkemli, en kıymetli kültür-sanat kurumudur.
Kaç tane bileşenimiz olduğunu saymıyorum artık. Yalnız, 2500 kişilik bir aileyi yönettiğimi biliyorum.
Bu anlamda emsalsiz ve erişilmezdir Bilgi Yurdu.
Bunca insanın birbirinden ayrı talep ve sorunlarına çözüm bulmak kuşkusuz ki ana görevimdir.
****
Ne var ki yaşamım salt Bilgi Yurdu’muzdan ibaret değildir. Her şeyden evvel Ulus Gazetesi’nin köşe yazarıyım ben. Düşmemiş son kaleyiz biz. Kurtuluş Savaşı’nın medya ayağı olarak kurulduk. Üzgünüm ki hâlâ öyleyiz. Değişmedi koşullar vatanımda.
Mustafa Kemal’in emeklerine yazık ettiler.
Her gün tüm gazeteleri okumak, haftada iki kitap devirmek zorundayım.
Bunları anlayınız. Onca insan beni boşuna okumuyor. Bu işler çocuk oyuncağı değil!!!
Vatan bir kez daha kurtarılacak.
****
Millet Bahçesi parkımıza aşığım. Çünkü, orası gerçek Giresun.
Orada gazete-kitap okumaya bayılıyorum. Denize karşı… Yan masalardan gelen dost cıvıltıları…
Kimi kez… Zaten sabaha dek okumuş-yazmışım ve beynimi boşaltmaya gelmişim.
Böyle durumlarda tabi ki yalnız kalmak istiyorum ama ne mümkün.
****
Bakınız. Kimseden ileri değilim. Kimseden akıllı değilim. Kimseden zeki ve kültürlü hiç değilim.
Hatta belki de en geri zekalınız benimdir. Bilemem.
Ama tek bildiğim; benim beynim farklı çalışıyo. Ayrı bir frekanstayım ben.
Lütfen beni normal biri gibi görmeyiniz.
****
Herkesler vefat etti.
Birkaç çocukluk arkadaşım. Birkaç çok değerli abim. Birkaç çok kıymetli ablam. Onlarla sohbet etmek yeterli benim için.
Lütfen.
Beni tek bırakınız.
****
Kaldı ki 22 yıllık büyük bir aşktan yeni ayrılmışım. Taptığım kadın artık sadece arkadaşım. Zaten travma atlatmışım.
Beni yormayınız.
Selam vermeniz yeterlidir. Okumam bitince, ruhum normale dönünce ben zaten sizin yanınıza gelirim.
Anlayış lütfen.
