İZLER ÜZERİNE BİRKAÇ SÖZ

Yazarlarımızın İzler’imize gönderdiği her yazıyı defalarca okuduğumu tahmin edersiniz.

İlk okuma, üstünkörüdür biraz. Ne yazmışlar, konuyu anlamak amaçlıdır. Çünkü ayın kapak konusu ve ikincil konuları önceden belirlenmiştir. Uyum durumu nedir? Genelde, hepsi birer “zırdeli” olan yazarlarımız beni takmazlar!

Ana belirleyici unsur (maalesef) ben olsam da bir kurmay heyeti vardır dergimizin. Whatsapp yazışmaları ile rota saptanır. Asla ödün vermeyeceğim kapak konuları olduğu gibi (örneğin Kasım ayı ve Atatürk) kurmaylardan gelen son dk talepleri de çok olağanımızdır.

***

İkinci okuma, bana gelenleri sevgili kardeşim, grafiker Gökalp ‘e gönderirken kısmet olur. Bir sayfa sıralaması yapılması gerekmektedir ve Gökalp’e böyle bir liste atarım. Sıra önerisi diye de vurgularım.

Gerçi Gökalp de beni pek iplemez ama O’nun deliliği, dehalık çizgisine çok daha yakındır hepimizden. Ben leb diyene kadar Çorum’dadır Gökalp.

Döner dolaşır, harika bir sayfa düzeni beni bulur.

-Tamam ulan, çok güzel olmuş’tur, çoğunca yanıtım.

***

Adına tashih de denilen düzeltmenlik aşamasındadır sıra. Baskı öncesi sevgili Yaşar Çakır ağabeyim ve bana gelir son taslak hali derginin.

Buradaki okuma ise malum, kontrol amaçlıdır. Harf hatası, yazım hatası, hece hatası, paragraf kayma hatası vs vs olmuş mudur?

Sonrası, derginin sizlere ulaşmasıdır artık.

***

Ama asıl okuma, dergiyi sizler gibi elime aldığımda, bir çay söyleyip, Millet Bahçesi parkımıza kurum kurum kurulduğumda olur. Asıl tada burda erilir, asıl gurur burada duyulur.

Tıpkı bugün olduğu gibi…

Kuşkunuz olmasın, Giresun’a gelebilenler ölçüsünde tüm “rakiplerimizi” takip ediyorum. Hiçbiri İzler düzeyinde değil. Çoğu kuru gürültü, özür dileyerek yazayım, çoğu mastürbasyon, başka birşey değil.

İzler’imizin işlevi hiçbirinde yok.

Bu gururu sizlerle paylaşıyor ve birkez daha bu anlamda hodri meydan diyorum.

***

Adem Öner kardeşim, ünlü şair Haydar Ergülen’in “insan kısadır” şiirini incelemiş örneğin. Adem’in ara pasıyla okuduk şu dizeleri; “adamın kötüsünü piyade, sözün fazlasını şiir yaparlar derdi”… Diyen, şairin babaannesi…

“Kısacıkmış her şey, insan kısaymış ağaçtan, ikindiden

elmadan, güneşten, kardan, yağmurdan” diye devam etmiş Haydar Ergülen.

Ve…

“insan yanlışlarıyla büyür, aşkı uzun boylu sanırdım

anladım ama ne zaman, harflerinden de kısaymış aşk,

bazen yazıncaya kadar geçiyor, bazen zaman alıyor

aşkı içimizdeki ormandan kurtarmak, aşk kısa şiir uzun

sözgelimi bir ağaç kaybolsa da orman yine orman,

ya bir harfi kaybolsa, zaten kaç harf ki insan” dizeleri de bu şiire ait.

Şapka çıkarıyorum.

***

Fransız edebiyatçı Paul Valèry’nin; “Şiirde ilk dize Tanrı vergisi, gerisi alın teridir” sözünü de İzler’imizden, Adem’den öğreniyoruz.

Az şey midir?

***

Sonuç:

a) Kimse benden Haydar Ergülen vs okumamı beklemesin, daha yüzülecek onca okyanus varken ne yapayım dereyi, akarsuyu? Ama güzel şiir, güzel emek, saygım sonsuz…

b) O kadar kontrol ettik… Nafile yahu… Bugün 4 tane hata buldum dergide. Ayrılmayan de eki gibi, çift yazılan sözcük gibi… Üzgünüm…

c) Adem’i kutluyorum. Tüm ekibi temsilen tabi.

d) Bizim aşkımız kısa değil, dünyanın en şirin kızına selam olsun.

Dostlarım,

Bu yazıyı daha iyi yazmak isterdim, ama dün bana ve gül yüzlü yarime bir terbiyesizlik yapıldı. Ya da biz dün öğrendik. Keyfim yok, anca bu kadar yazabildim, bağışlayın.

Ayrıntı sormayın lütfen. Giresun’u kafalarına geçirdiğimde öğrenirsiniz zaten.

Şerefsizliğin bile bir sınırı vardır.

En derinden sevgilerimle.

Gürsel Ekmekçi

CAN AKENGİN BİLGİ YURDU DERNEĞİ BAŞKANI