Bugün 11 Mayıs 2024.
“Unut beni kalbimdeki hicranla yalnız kalayım”, “Anar ömrümce gönül giden sevgilileri”, “Hayal dolu bir gençlik/Ümit dolu bir aşk bitti”, “Sitemler örüyor kaderin ağı (İlkgözağrısı)” başta olmak üzere, TRT Repertuarında kayıtlı bulunan 16 adet esere söz yazarı (güftekar) olarak hayat veren Göreleli ünlü şairimiz Ahmet Kaçar’ı sonsuzluğa uğurladığımızın 6’ıncı yılı.
Kuşkusuz Görelemiz’in en ünlü, en sevilen şairlerinin daha da ötesi, simalarının başında gelir, Ahmet Kaçar.
Bizim de onunla tanışıklığımız, dostluğumuz 35 yıl öncelerine dayanır.
Kendisiyle çok söz, sohbet paylaşmışızdır.
Genellikle Fikret Ak’ın mini fotoğraf stüdyosu, buluşma noktamızdı.
Hele çevresi bir de kalabalık oldu mu -ki her zaman öyledir-, sohbetlerinin, esprilerinin tadına doyum olmazdı.
Bu fakir de onun sohbetlerinden nasiplenen, nüktelerinden ise hissesine düşeni alan şanslı hayranlarındandır
2018 yılına girerken, o sırada 92 yaşında olanAhmet Kaçar’la mini bir söyleşi yapmıştım.
Şimdi sizleri bu söyleşimizle baş başa bırakıyorum.
“Ahmet abi” demiştim, o söyleşimizde:
-Yeni yıl için neler söylemek istersin?
Cevap vermişti:
-“Bitecek hiç ummadığın bir zamanda bu sonsuz düş,
Lakin bitmeyecek yıllar, kalanlar devam edecek.
Ne evvel ne son seferdir bu seraptan çöle dönüş,
Başka kervan, başka hanlar, yalanlar devam edecek.”
Hemen ikinci soruma geçmiştim:
-Bugüne kadar hiç aşık oldun mu?
Şöyle karşılık vermişti:
-“Sitemler örüyor kaderin ağı
Hayatım dökülen bir gül yaprağı
Geçse de ömrümün en güzel çağı
Başkadır ilk sevgi ilk göz ağrısı”
“Peki” demiştim:
-“İlk göz ağrısı”nı anladım da, başka yok mu?
Almıştı sazı eline, Ahmet abi:
-“Anar ömrünce gönül giden sevgilileri
Bilmez biçâre kalpler giden dönmez ki geri
Gözüm yollarda kaldı bunca yıllardan beri
Bilmez biçâre kalpler giden dönmez ki geri.”
Sonra şöyle devam etmişti:
-“Unut beni kalbimdeki hicranla yalnız kalayım
Kimsesiz bir yavru gibi kucağında ağlayayım.
Bu kaçıncı söz verişin, söyle nasıl inanayım
Kimsesiz bir yavru gibi kucağında ağlayayım.”
“Allah kimseyi ağlatmasın.” Diyerek, bir başka soruya geçmiştim:
-Hiç hayal kırıklığı yaşadın mı?
-Yaşamaz olur muyum, hem de nasıl:
“Hayal dolu bir gençlik, ümit dolu bir aşk bitti
Bülbül bile goncaları hıçkırıkla terk etti.
Çiler bülbül, gider bülbül ayrılık…”
-Peki, demiştim, 2018’de ülkemizin ticari açığını nasıl kapatacağız?
“Anlatayım”, demişti:
-“Tetikte langa turpu, salatalık tam siper
Hamle edip çemberi yaracak gibi değil
Sanki tarla değil de imalat malı biber
Hıyarların yanına varacak gibi değil”
Ahmet abi, demiştim:
-Geçen yıl pek balık yiyemedik, ne dersin bu işe?
Cevabını çoktan hazırlamıştı:
-“Bir çingene palamudu konu olurken basına,
Zavallı mezgit fakirin bağdaş kurdu sofrasına.
Yürüyoruz davul-zurna, zil-çalpara eşliğinde,
Girdik Hicaz üzerinden yeni bir yol havasına.”
-Bazı insanların çalımından yanına yaklaşılmıyor; ne dersin bu işe?
Hemen taşı gediğine koymuştu:
-“İnsan kamil oldu mu üstat mertebesinde,
Ona madde üstünde bir değer vereceksin.
Baktın, tavrı değişti, meclise gelmesinde,
“Çüş” deyip sırtına bir eğer vereceksin!”
-Ahmet abi, biliyorsun Atatürk, sanatın önemine işaret etmiş. Sence Türk Milleti’nin sanata bakış açısı nasıldır?
Pat diye cevabı yapıştırmıştı:
-“Bilmez damdaki kemancı, Mehterin vurduğu marşı,
Susar, en coşkun yerinde, gösterişi ‘es’te yapar.
Öyle hassas bir milletiz ki, güzel sanatlara karşı;
Körlerimiz renkli resim, sağırımız beste yapar”
Soracaklarımız o kadar çoktu ki…
Ahmet abiyi daha fazla yormayalım, demiştik.
Aslına bakarsanız…
Üstat Ahmet Kaçar’la böyle bir söyleşi yapmamıştık.
Tamamen bizim kurgumuzdur.
Hoş, söyleşi yapsak bile, böyle cevaplar verir miydi, hiç sanmam!
Çünkü…
Ahmet abi, en güzel, en anlamlı dizelerin altına imzasını atmıştır atmasına da…
Birkaç dostuyla (ki, bunlar; Fikret Ak, Hayrettin Günay, Özcan Temel ve tabi ki
bendeniz) paylaşmasının dışında…
Yazdıklarının kimini bir dosyada toplamış, kimini çekmecesinde saklamış, kimi de masasının üzerinde dağınık bir şekilde öylesine kalmıştır.
Siz deyin bin, ben diyeyim 2-3 bin, belki daha da fazlası…
Sayıları hesaba, kitaba sığmaz.
Ta ki birileri derleyip, toparlayıp kitap haline getirinceye kadar…
Bugüne kadar yayınlanan beş kitabı da bu şekilde meydana çıkmıştır.
Yani demem o ki…
Nüktedan, hazırcevap bir insan olan Şairimiz Ahmet Kaçar…
Sohbetlerinde daha çok, doğaçlama nükteler yapmayı, esprili cevaplar vermeyi severdi.
Geride binlerce şiir ve dörtlük…
Kayda geçmiş, geçmemiş sayısız nükte bırakarak…
Dönüşü olmayan çok uzun bir yolculuğa çıkan Ahmet Kaçar’ın
şu dörtlüğü, insan yaşamının bir özeti gibidir, adeta:
“Bitecek hiç ummadığın bir zamanda bu sonsuz düş,
Lakin bitmeyecek yıllar, kalanlar devam edecek.
Ne evvel ne son seferdir bu seraptan çöle dönüş,
Başka kervan, başka hanlar, yalanlar devam edecek.”
Ben de diyorum ki;
Lakin dünyaya bir Ahmet Kaçar daha gelmeyecek!
Evet, aynen dediği gibi…
Hayat kaldığı yerden devam ediyor.
Güneş yine doğudan doğuyor, batıdan batıyor.
Kervanlar, hanlar, yalanlar devam ediyor.
Başta siyasetçiler olmak üzere, insanlar hız kesmeden bir birlerini yiyor.
Oysa karıncayı bile incitmeyen Ahmet ağabey hep, güzellikleriyle anılacak.
Şairin;
“Baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş!”dediği gibi…
Onu hep; şiirleriyle, şarkılarıyla, nükteleriyle, şakalarıyla, güler yüzüyle, tatlı diliyle, insancıl kişiliğiyle hatırlayacağız.
Ruhu şad, mekanı cennet olsun!
***
AHMET KAÇAR KİMDİR?
Ahmet Kaçar, 1926 yılında Görele’nin Çürükeynesil (Sağlık Köyü-Çillioğlu Mah.) köyünde doğar.
İkinci Dünya Harbi’nin getirdiği yoksulluk yıllarında Trabzon’da sürdürmekte olduğu lise öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kalır.
Fakir bir köylü olan babası ekmek parası için Samsun’un yolunu tutar.
Gidiş o gidiş. Öldü mü, yitti mi, kendisinden bir daha da haber alınamaz.
Bu durum, Kaçar’ın hassas yüreğinde derin yaralar açar. Tahsilini yarıda bırakmak zorunda kalır.
1953 yılında Tapu Sicil Memuru olarak iş hayatına atılır.
Bu arada, şiirleriyle dikkatleri üzerinde toplamaya başlar.
NitekimGöreleli ünlü bestekâr ve koro şefi Kemal Gürses (Çetintemel)’in, Görele’ye geldiği günlerden birindekendisinden bir şiir almasıyla birlikte, Ahmet Kaçar’ın da yıldızı parlamaya başlar.
Kemal Gürses, 1953 yılında Ahmet Kaçar’ın bu şiiriniAcemkürdi makamında besteler.Bu şarkıyı (öyküsünü ayrıca 4.bölümde sunacağız.) dönemin ünlü sanatçılarından Perihan Altındağ Sözeri’in okumasıyla birlikte, Ahmet Kaçar’ın talihi de dönmeye başlar.
Devrin ünlü bestekarları Ahmet Kaçar’a mektuplar göndererek güfteler ister. Bunların başında da ünlü klarnet sanatçısı ve bestekar Şükrü Tunar gelmektedir.
Nüktedanlığı, hoşsohbetliği ve hazırcevaplığı ile çevresinde çok sevilen ve saygı gören Kaçar, Giresun’un en ünlü şairlerindendir. Binlerce şiiri ve taşlaması vardır. Çok sayıda şiiri bestelenmiş olup, bunlardan 16’sı TRT Repertuarındadır. Şairin beş adet de kitabı vardır: “Kimbilir”, “Yalancı”, “Son Ufuklar”, “Bütün Şiirleri”ve “Yıllar”.
Ayrıca,Prof.Dr.Necati Demir tarafından, şairin beş kitabından derlenip,Giresun İl Özel İdaresi tarafından yayınlanan, “Şiire Adanmış Bir Ömür AHMET KAÇAR (Bütün Şiirleri, Hayatı ve Sanatı)” adlı 562 sayfalık bir biyografi kitabı vardır.
Meslek hayatının son yıllarını Eynesil’de sürdüren Ahmet Kaçar, 1984 yılında Eynesil Tapu Sicil Müdürü olarak emekli olur.
Hiç evlenmemiş olup, kendini doğaya, şiire ve musıkiye adamış olan gönül adamı Ahmet Kaçar, 11 Mayıs 2018 tarihinde ebediyen aramızdan ayrılarak, dönüşü olmayan uzun bir yolculuğa çıkar.
