ÖNSÖZ NİYETİNE
“Nasıl geçti habersiz” şarkısına nazire yaparcasına, her sayıyı eksiksiz dün gibi hatırlarım, diyorum sabah beri, gönsümü gere gere… İzler 74 oldu… Yerin göğün sahibine şükrediyorum.
2022 Haziran’ının da kapak konusu Nazım Hikmet idi. Elbette anımsıyorum bunu.
Danıştım zaten İzler kurmay heyetine; kendimizi yinelemiş mi oluruz, napalım?
Oybirliğiyle çıktı yine, Nazım Hikmet.
Hem, biz, İzler ekibi, sanki iki yıl önceki yerde bekliyor muyuz, kendimizi geliştirmedik mi, yalnızca kendimizle yarışmıyor muyuz?
***
Şu dünyada Mustafa Kemal’den sonra en çok tanınan Türk…
Kuvva-i Milliye Destanı’nı yazmak bi yana, döktüren büyük ozan…
Günümüz soysuzları gibi, kendine Türkiyeli değil, Türk şair demiş gerçek vatansever…
Bin kez kapağımıza onur verse az değil midir?
***
Zülfü Livaneli’ye Zülfü diyen,
Aşık Veysel Şatıroğlu’na Veysel diyen,
Nazım Hikmet’e Nazım diyen,
Ve bunu solculuk sanan.
Ve bunu entelektüellik gören. Edepsizlerden olmadım hiç. Ömrümce uzak durdum bunlardan. Derneğimize de almadım.
Selamlarını dahi almam.
***
Bu ayki dergimiz, Berlin’den Yalcın Baykul ağabeyimin “Altmış Yıldır Solmayan Bir Gül” başlıklı makalesiyle başlıyor. Okudukça, Nazım Hikmet’in tüm dünyada nasıl sevildiğini göreceksiniz birkez daha. Büyük ozanımızın bir imza gününde hediye ettiği gülü 60 yıl saklamış Berlinli iki sevgiliye muhtemelen ağlayacaksınız.
Her gün yazarlığını biraz daha “büyüten” Ertuğrul Yalçın kardeşimin, Vâlâ Nurettin’in “Bu Dünyadan Nazım Hikmet Geçti” kitabını tavsiye ettiğini göreceksiniz peşi sıra. Va-Nu’nun hayat boyunca Nazım Hikmet’in en yakın arkadaşı olduğunu, pekçok ayrıntıya görgü tanıklığı ettiğini okuyacaksınız. Önce Ertuğrul’a, sonra kitaba mutlaka erin derim ben.
Yeni “bomba transferimiz” Hakan Yusuf ‘u takibe almanızı diliyorum bundan sonra. Haziranı ve Nazım Hikmet’i bir de Allah’ın bu zırdeli kulunun gözüyle görmenizi rica ediyorum size zahmet.
Değerli akademisyen dostum, sevgili İsmail Bayram bu ay Nazım Hikmet ile röportaj yaptı. Valla, ben bu türe bayıldım, varsa cahilliğime verin, başka kimsede görmedim, rahmetlilerle söyleşildiğini. Olağanüstü, benzersiz şeyler üretiyor aylardır İsmail Hocamız. Üniversitemiz kıymetini bilsin.
***
Yasar Akalın Taşra Olgusu’nu yazdı. Sıkı yazı.
Hilmi Taşkın Amasya Genelgesi’ni yazdı. 12 Haziran 1919’a selam olsun. Aslında herşeyimiz orada başlıyor. “Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir”. Ata’mız sözcük sözcük yazdırmış metnin tamamını. Size de tanıdık geldi mi, manzara-ı umumiye?
Mevlüt Kaya Abdülhamit Yazgan’dan söz etti.
Ruşen Topallı Süleyman Sami’yi tanıttı, bizim ressamımız diyerek. Gerçekten de Giresunlu olmak, tanınmamak ve yok sayılmak demek değil midir? O günden bu güne hiç değişmemiş.
H Gazi Menteşeoğlu saklı kalmış iki şiiri sundu sizlere. Giresun, yitik ozanlar şehridir ezelden. En başta Can’ımız.
Görkem Özdemir Kanada’dan bombaladı. Orada da kiraz ağaçları çiçek açmış. Bu uşak, Giresun’u özlemiş gibime geldi.
Fahri Ekmekci , abim, hüzün dolu bir mektup yazdı Fransa’dan. Yeni yitirdiğimiz, bizim için çok özel bi insan eniştemiz Ahmet Pezikoğlu’na seslendi. İnanın, yarıdan sonrasını ağlamaktan okuyamadım. Okuyunca, bana da bilgi vermenizi diliyorum.
Usul Yolcu rumuzlu can dostum, Giresun’un kadersizliğini yazdı. İnsanımızın, özgür iradesiyle kaderine nasıl ihanet ettiğini örnekledi. Kaçırmayın sakın. Herkes kendi şehrine uyarlasın.
Seher Akar Ümmiye Koçak’ı gözümüze gözümüze soktu bu ay. Kim midir O? Hem yazar, hem çiftçi, hem oyuncu, hem yönetmen. 57 doğumlu. Adanalı. Bu memleketten Mustafa Kemal’in geçtiğinin en iyi nişanesi.
***
İzler’imizin eşsiz kalemlerinden; Serdar Ustaoğlu , Samsun Maarif Koleji günlerini Sinop’taki Amerikan Radar Üssü’ne bağladı. Çok cesur bi yazı, kutluyorum ağabeyimi… Adem Öner İzmir’e götürdü hepimizi. Son demlerde okuduğum en renkli makale… Üstad Nihat Öztürk fabrika bacalarını konu edindi. Bu vatanın bacalarını birer birer söndürenler Allah’ından bulsun tez zamanda inşallah. Halil Dudukcu hastane ve yazarlık anılarını harmanlayıp gülümsetecek okurlarımızı… Rukiye Taşkın Kula yine ufacık bi şiirle kaytardı bu ay; Ağırlıklar Üzerine… Enfes şiir, Norveç dolaylarından.
***
Orhan Sarımehmetoğlu ağabeyim İç Güveyi konusunu işledi. Yani, hep olduğu üzre, kimsenin aklına gelmeyen mevzuları ortaya serdi. Şehrimin çok üzerinde bi beyin olduğunu gösterdi yine. Bense grafikerimiz Gökalp Kabacaoğlu ‘na rica ettim, “O sayfaya Metin Toker’in fotoğrafını koyalım” dedim. Neden? Uğur Mumcu çok dalga geçerdi, İsmet Paşa’nın damadı Metin Toker ile. “Başkasının evinde pijamayla oturan adama içgüveyi denir” diyerek, Toker’in bi dönem Pembe Köşk’te oturmasını iğnelerdi. Bilmiyorum, Gökalp ne yaptı, böyle bi foto buldu mu? Ben de dergide göreceğim.
Hatice Yilmaz öğretmenimiz şairlerden bi buket oluşturdu, ellerine sağlık.
Gözde Gülsevin Süper Baba dizisinden dem vurmakla Babalar Günü’nü kutlamış oldu.
Değerli spor insanı Osman Tanburaci G.Saray’ın şampiyonluğunu yazdı. Bunu özellikle ben talep ettim Tanburacı ağabeyimden. Çünkü dernek bünyemizde Hilalspor Kulübü var malum. Hilalspor, o zamanların Giresun’unda G.Saray demek. Kutlamak bizim de hakkımızdır bu başarıyı. Benim Beşiktaşlı olmam, buna engel değildir.
***
İç kapak resim çalışması için Yalçın Alaca ‘ya, Giresun Yemekleri sayfası için TC Nermin Ozkaya ‘ya, arka kapak sponsorluğu için Şebnem Pastanesi’ne teşekkür ediyorum.
Gökalp’imin ellerine sağlık. Yaşar Çakır abimin gözlerine sağlık.
Yuvamız Yeşilgiresun Matbaası’nı Allah başımızdan eksik etmesin.
Aras Kargo var olsun, Turkuvaz Medya Dağıtım sağ olsun.
Biz muhteşem bi ekibiz, Allah nazarlardan saklasın.
En derinden sevgilerimle.
Gürsel Ekmekçi