kara gürsel ilkokul çağlarında da dikkatli ve titiz bi kahraman idi.. misal, babasının işyerini sık sık teftişe gider, “bakim babam yeterince gayretli mi, kararlarındaki isabet oranı nedür, planlamalarında hedef tutturma yüzdesi nicedür” gibi gözlemlerde bulunurdu..

o yoğun programına karşın, halka inmeyi de asla ihmal etmez, komşu esnaf çocukları ile sohbetleşir, zeka geliştirici türlü oyunlar oynardı..

(bkz. isim şehir, uzun eşşek, yakantop)

***

daha o yaşta nazar-ı dikkatini celbeden bi husus, şu zamana değin kara gürselle gelmiştir;

o veletlerden biri üç diyemez, üt der idi.. böyle genizden bi ses.. acep çocuk o gün grip falan mıydı, yoğusa doğuştan bi nevi peltek miydi?

malkoçoğlu kara gürsel’in 7 yaşından beri yerküremizde içinden çıkamadığı yegane problem bu idi..

***

neredeyse yarım asır sonra yeniden karşılaştı bu ikisi.. kara gürsel olağanüstü hafızası ile çocuğu bi bakmaya tanıdı.. kendisiyse tanınmamak için, gazetesini yüzüne çekti.. çayını içer gibi yaptı..

derken, çocuğun yanına 2 arkadaşı gelip oturdu.. garson da o masaya seğirtti.. kara gürsel sevindi; yaşasınn şimdi 3 çay söyleyecek, ben de bu sırrı çözecem!!!

maalesef.. 2 çay, 1 kaave söylendi..

***

yarım saat süren masa komşuluğu boyunca çocuk, içinde 3 geçen tekbi cümle kurmadı..

kara gürsel bi ara niyetlendi.. kalkıp şu masayı bi tekmeyle devireyim, neden 2 veya 4 kişi gelmediniz, tek tek cevap verin ulannnnnnnnnn şuan kaç kişisiniz diyerek şunlara birer tokat atayım..

vazgeçti.. saat 3e geliyordu.. kurnaz bi tilki gibi gülümseyerek saatini ve cep telefonunu sakladı.. az sonra çocuğa “afedersin gardeşim saat kaç” diyecekti.. üç mü, üt mü, ona göre bu çocukla muhatap olacak, mesela evlendi mi, baba oldu mu, evlatları da peltek mi gibi yeni bi dosya açacaktı çalışma ofisinde..

yine olmadı, 3e 5 kala kalktılar..

***

kara gürsel pes etmez..

garsondan çocuğun adını ve ikametgah adresini, sabıka kaydı vs.sini öğrendi..

seni bulacam oolum diyerek, derin bi suskunluğa gömüldü..

bu maceranın sonu..

(tay yayınları)