18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 106. Yıldönümü etkinlikleri kapsamında Vahit Sütlaş Sahnesi’nde anma programı düzenlendi.

Vali Enver Ünlü, Giresun Kalesi’nde ki Şehitlik Anıtı’nda gerçekleştirilen programın ardından, Hacı Hüseyin Mahallesi, Fevzi Paşa Caddesinde ki Giresun Belediyesi Vahit Sütlaş Sahnesi’nde ki programa katıldı.

18 Mart Çarşamba günü saat 10.30’da Vali Ünlü’nün kişisel sosyal medya hesapları ile Giresun Valiliği’nin resmi sosyal medya hesaplarından canlı olarak yayınlanan program Saygı Duruşu ve İstiklal Marşımızın okunmasıyla başladı. “Çanakkale Savaşları” konulu sunu, “Bir Elif Bir Mehmet Olmak” adlı şiirin okunması, “Bir Destandır Çanakkale” adlı oyunun sahnelenmesinin ardından program 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 106.Yıldönümü nedeniyle düzenlenen yarışmalarda dereceye girenlere verilen ödül töreniyle sona erdi.

Programda bir konuşma yapan Vali Ünlü; “Mektebinde şehadet olan milletin kaderinde esaret yoktur!” diyerek oldukça duygulu ve coşkulu bir konuşma yaptı.

Vali Ünlü, yaptığı duygu yüklü konuşmasında; “Milletimizin dirayet ve cesaretle şahlanışının en güzide örneklerinden biri olan Çanakkale Zaferi’nin 106. yıl dönümünü büyük bir onur ve heyecanla idrak ediyoruz.

Hiçbir zaman geri dönmeyi düşünmeyen, bir insanın kaldırabileceğinden çok daha fazla bir yükü omuzuna alabilen, düşmanı bile kendisine hayran bırakacak kadar asil bir davranış sergileyen kahraman ecdadımız; elde ettikleri bu zafer ile Aziz Milletimizin ve bulunduğumuz coğrafyanın kaderini değiştirmiştir.

Çanakkale canlar feda ederek yaşama hakkına ulaşan bir milletin ibret verici kahramanlık destanıdır. Çanakkale inancın, fedakârlığın ve azmin sembolüdür. Çanakkale dağların, taşların şüheda gövdesine büründüğü yerdir. Çanakkale parmağı koptuğu halde, halen tetiğe basmaya çalışan yiğitlerdir. Çanakkale 57. Alaydır, gemilerin batışıdır. Kınalı kuzuların, 15’lilerin zaferidir Çanakkale Düşman cephesine kendi sularını atan, yaralı askerleri sırtında taşıyan yaşları küçük yürekleri büyük Mehmetlerdir Çanakkale. Anafartalar’da, Arıburnu’nda, Conkbayırı’nda ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’ diye haykıran Mustafa Kemal’dir Çanakkale.

Çanakkale kendisine çağıran, çağırdıkları ile bir daha asla kopmaz bağlar kuran bir şehirdir. Çanakkale Seyit Onbaşıdır, Mehmet Akif’tir, Çanakkale Asımın Neslidir. ‘Âsım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek. Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar… O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar… Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.’ Bu sade ve alelade şiirden alınmış bir beyit değil; vatan toprağını düşman çizmeleri kirletmeye çalışırken gelecek neslin milletin namusunu çiğnetmeyeceğinin ‘Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…’ türünden yedi düvele haykırıştır.

Çanakkale çok şeydir kıymetli arkadaşlar,

Sarsılmaz bir imanla vatanını canı pahasına nasıl koruduğunu gösteren dili, rengi, etnik kökeni farklı, ancak kader birliği yapmış vatan evlatlarının şehit düştüğü yerdir. Çanakkale bir bakımdan Giresun’dur, Çanakkale 42. ve 47. Gönüllü alayların ruhudur. Çanakkale en çok da ‘GEÇİLMEYENDİR, GEÇİLEMEYECEKTİR.’ Buna şu üstünde gezindiğimiz topraklar şahittir. Bugüne gelen iç içe geçmiş mermiler şahittir. Verilen mücadele, ayaklara yapışan çarıklar, cepheden cepheye uzatılan bir lokma ekmek şahittir. Yazılan mektuplar, derinden duyulan özlemler, acılar şahittir. Okunan dualar, söylenen türküler, Mehmetçiğin alnına yakılan kınalar şahittir. Nusret adında bir gemi ile Ertuğrul adında bir uçak şahittir. Boğaza döşenen mayınlar, can kurtaran köstekli bir saat şahittir. Yer ve gök, dağ ve taş… Aslında tüm dünya şahittir… Ve bizlerde şahidiz ki bu Şanlı Ecdad, vatanı kurtarmak dururken hiçbir bahaneye sığınmamıştır. Kimse bu yurdu teslim etmeyi aklından bile geçirmemiştir. Unutulmamalıdır ki, bu Çanakkale maneviyatı gönüllerde yaşadıkça ve bunu sahiplenen vatanseverler var oldukça, geçmişte ve günümüzde başarılmaya çalışılan bölücülük faaliyetleri de asla başarılı olamayacaktır. Bu toprakları korumanın bedelini kanıyla ve canıyla ödeyen bu millet, bundan sonra da terör ile sahnelenmek istenen kirli oyunları bozarak tüm saldırıları geri püskürtecektir.

Bugün bizlere düşen görev, emanet aldığımız bu kutsal vatan topraklarının korunması ve bayrağımızın ilelebet dalgalanması için birlik, beraberlik ve bütünlük içinde verilen destansı mücadeleyi idrak etmek, gelecek nesillere bu bilinci aktarmak ve bu kutsal toprakları bizden sonrakilere layıkıyla devretmektir.

Bu duygu ve düşüncelerle; 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıl dönümünde askerlerine ‘taarruzu değil ölmeyi emreden’ Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere, kurtuluş mücadelemizin tüm kahramanlarını, canlarını seve seve feda eden Aziz Şehitlerimizi, ebediyete intikal eden ve hayatta olan Gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyor;

Sevgi ve saygılarımı sunuyorum” dedi.