Giresun Sanat

Haftanın Kitapları

Haftanın Kitapları
11 kez
08 Ağustos 2021 - 13:57

İki kardeşin sımsıcak yaşamı

Eren Tunç’tan Vefalı Dost – Bir Akbük Hikâyesi. Bundan tam bir yıl önce malını mülkünü bırakıp sahibi olduğu şirketin yönetimini de vekâleten genel müdürüne devretmiş ve doğup büyüdüğü, gençlik yıllarını geçirdiği, hayatını zindana çeviren İstanbul’dan kaçmıştı. Tam olarak ne yapacağını, nereye gideceğini kendisi de bilmiyordu. Kendini yollara vurdu. Ve yolunun üstündeki bir yerde, Ege Bölgesi’nin az bilinen, denize kıyısı olan Didim’e on üç kilometre uzaklıktaki Akbük beldesinde demir attı. Oranın büyüsüne kapıldı. Yerleşmeye karar verdi. Bu romanda Ahmet Sadıkoğlu ve kardeşi Buse’nin sımsıcak yaşamına tanık olacaksınız. Sevgi, saygı, sadakat ve vefa duygularıyla… (Artshop Yayıncılık)

Kalbimizin sesini dinlemek

Peter H. Reynolds’tan Ben Sevgiyim. Ellerimi kalbimin üzerine koyuyor ve dinliyorum. Cevabı orada, kalbimde buluyorum. İçimde şefkat var. Duyarlı davranıyorum. Ben sevgiyim. Sevgi; şefkat göstermek, minnet duyarak yaşamak, akıl ve bedenlerimize özen göstermektir. Çok satan Ben Yogayım ve Ben İnsanım gibi kitapların yaratıcılarından sevginin tüm çeşitlerini kutsayan bir öykü. Farkındalık ve sağlıklı yaşamı temel alan kitap okurlara korku, öfke, kırgınlık ya da üzüntü duyduklarında içlerine bakmalarını söylüyor. İçimizde fırtınalar koptuğunda ve gökyüzü karardığında sevginin dönüştürücü gücü güneşin yeniden doğmasını sağlayacak. Kalbimizin sesini dinlemek daha iyi bir dünyaya kavuşmamıza yardımcı olacak… (Altın Kitaplar)

Yaşamın tüm şifreleri yolunuzun üzerinde

Nalan Miri Sözer’den Levla-Zahir ve Batın Rapsodi. Başınıza gelen iyi ya da kötü her olay nihayetine erdirmediğiniz sürece karmaşık bir vaka olarak bir sonraki dönemin ön hazırlığı… Size frekans atlatacak; çözülmeyi bekleyen bir bulmacanın ipucu… Levlâ, kendine dair düğümleri çözmeye koyulduğu bu yolculukta bir yandan ilişki, sadakat, özgüven ve farkındalığa dair yeni tanımlar bulurken diğer yandan aşkı, güvensizliği, insanın kendi olmasının anlamını sorguluyor. Yaşamın tüm şifreleri yolunuzun üzerinde kıyıda köşede gizli. Ya kendinizi ıskalayarak öylesine yaşayıp gideceksiniz ya da kendi yaşamınızın baş kahramanı olacaksınız. (Artemis Yayınları)

Bağımsızlık sevdasının uykusuz aydınlarına

Öner Yağcı’dan 68 Kuşağı-Doğuş ve Arayış. Biz devrimciler olarak… Sayımızın azlığına, düşmanın çokluğuna bakmadan, bıkmadan, yılmadan, yorulmadan Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye İçin; bizi mahvetmek isteyen emperyalizme, bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı, son nefesimize kadar mücadele edeceğimize, devrimci şerefimiz üzerine ant içeriz. 68’in Devrim Andı. Devrimlerin savunucusu 68 kuşağını yaratan öğretmenlere, bağımsızlık sevdasının uykusuz aydınlarına saygıyla, gençlerine sevgiyle. (Bilgi Yayınevi)

Dönemin toplumsal değerleri

Daniel Defoe’den Moll Flanders-Klasik Kadınlar. Kitap, 17. yüzyıl İngiltere’sinde dünyaya gelen bir kadının yaşam öyküsünü, kendi ağzından aktarır. Zindanda doğup on iki yıl fahişelik, on iki yıl hırsızlık yaparak yaşayan, başından beş evlilik geçen, maceraları İngiltere’den Amerika’ya uzanan kitap, tartışmaya açık hayat görüşü ve derinlemesine sunulan portresiyle İngiliz edebiyatının en ilgi çekici kadın kahramanlarından biridir. Roman türünün ilk örneklerinden olan kitap, bir yandan dönemin toplumsal değerlerine ışık tutarken diğer yandan da suç dünyasını ve cinsellik konularını, ahlak dersi verme kaygısı gütmeksizin açıkça gözler önüne serer. (Can Yayınları)

 

Çocuklarımızı yetiştirmek yerine onların köleleri olduk

Fazilet Seyitoğlu’ndan Karnı Tok Ruhu Aç Çocuklar. Çocuğunuza nasıl bir rol modelsiniz? Marka düşkünü, gösteriş budalası, sosyal medya bağımlısı olabilir misiniz? İnternet çağında doğan çocukları yetiştirmenin zorlukları nelerdir? Çocuğunuzun nasıl sınırlara ihtiyacı var? Kendine âşık/narsis nesiller mi yetişiyor? Çocuğunuzun duygusal açlığını maddelerle mi gideriyorsunuz? Bu kitapla birlikte anne babalığınıza, çocuğunuzun ruhsal gelişimine dair soru ve sorunlarınıza hayattan ve klinik vakalardan örneklerle cevaplar bulacaksınız. Gerçek terapi öykülerinin de yer aldığı bu kitapla hem ebeveyn olarak kendinizi hem de çocuğunuzu daha yakından tanıyacak, kendinizin ve çocuğunuzun ruh sağlığı yararına büyük bir adım atmış olacaksınız… (Destek Yayınları)

Yaşadığımız büyük dönüşüm

Çınar Oskay’dan Çağ Sancısı. Tarih dalgalar halinde ilerler. Bize bir çağ dönümü, fırtınalı yıllar denk geldi. Hayatlarımız eskisi gibi değil, olmayacak da. Yazar, yaşadığımız büyük dönüşümü anlatan arşivlik söyleşilerle ahlaki, politik, entelektüel yol haritaları ortaya koyuyor. Her birimizin hissettiği çağ sancılarını, gizemlerini çözerek dindirmeye çalışıyor. Dünyanın en etkili tarihçisi Yuval Noah Harari ile Süleyman Demirel, Uruguay’ın eski Cumhurbaşkanı José Mujica ile Şener Şen, Facebook’un 2 numaralı ismi Sheryl Sandberg ile Aytaç Yalman, Sezen Aksu, Cem Yılmaz ve Orhan Pamuk… 29 ikonik isim böylece bir kitapta bir araya geliyor. Adalet Ağaoğlu ile Çetin Altan’ın son söyleşileri de kitapta yer alıyor. (Doğan Kitap)

Doğayla iç içe yaşamayı isteyenler

Erbuğ Kaya’dan Yeganeler -Gizemli Sanatlar. Aynı dünya üzerinde iki diyar… Doğayla iç içe yaşamayı isteyenler Doğanın Diyarı’nda… Doğaya hükmetmek isteyenler ise Hükmedenlerin Diyarı’nda. Ormanbağ kardeşler Mercan, Vala, Darun, Azem ve Safir Doğanın Diyarı’nda barışçıl bir hayat sürerken talihsiz bir kaza onları birbirlerinden ayırır. Safir Ormanbağ, Hükmedenlerin Diyarı’na sürgün edilir. Bu beklenmedik geçiş pusuya yatmış bir karanlığı tetikler ve kötülük harekete geçer. Safir Ormanbağ hiç tanımadığı bir diyarda hayatta kalmak ve peşine düşen karanlığa karşı savaşmak zorunda kalacaktır. Fakat tek başına değil, yardımına koşanlarla birlikte… (Doğan ve Egmont Yayıncılık)

Hayat bir döngüdür, bahar er geç gelir ve yaza kavuşur

Ayşe Kulin’den Hazan. Hazan, sonbahar demek. Hüzünle akraba olan bu sözcüğün bir başka anlamı özlem ve ayrılık mevsimi… Bir diğeri sararıp solmuş, eski canlılığını kaybetmiş kimse. Kimi tanımlarında kendimi bulduğum bu kelimeyi çok sevdim ve madem ben de sonbahar mevsimindeydim ömrümün, kitabımın adını Hazan koydum. Veda ile başlayıp Umut- Hayat- Hüzün ve Hayal ile sürdürdüğüm otobiyografik yolculuğumu Hazan ile noktalıyorum. Kitabın hüzün dozu aşırıya kaçmasın diye komik ve mutlu anılarımdan da seçtim siz okurlarım için. Hayat bir döngüdür, bahar er geç gelir ve yaza kavuşur. Benim bir kış günü yazmaya başladığım Hazan ile siz bir yaz günü buluşacaksınız. Yaz mevsiminizin mutlu, huzurlu geçmesi dileğiyle keyifli okumalar diliyorum. Ayşe Kulin. (Everest Yayınları)

Vicdanı, hafızası, değerleri ve acılarıyla insan

Şahin Ünal’dan Üçten Geriye. Ordunun kıymetli askerleri, kaybı göze alınamayacak kadar önemliydi… Peki ya hasar görürlerse? Ziyanı telafi etmek üzere planlanan projede, askerliğin bilimle birleştiği yerde, denkleme sığmayan bir faktör vardı: İnsan. Vicdanı, hafızası, değerleri ve acılarıyla insan… “Üzerimize roket atacak kadar bizden nefret etmenizi anlamakta zorlandım Komutan. Arkadaşlarım yanı başımda can verdi. Bizi birer canavara çeviren bilimsel araştırmayı onaylarken senin için çok değerliydik, sonra olanları hesaplayamadın…” (Epsilon Yayınevi)

Genzi yakan o soğuk hava çarptı yine yüzüne

Mehmet Murat Taylan’dan Ay’a Söz Verdin. Bir nefes rüzgara karıştı, bir nefes ki buz gibi, genzi yakan o soğuk hava ayazla bir olup çarptı yine yüzüne. Ne bitmez yol bu, uzak ki ne uzak, her adım eziyet, her adım soğuk ter, her adım bacaklarda, sırtında, boynunda ağrı, sızı. Birazdan ayaz akşamın serinine karışacak, daha soğuyacak hava, kar zorlayacak, beden daha da ezilecek, kaslar daha çok güç isteyecek yürümek için, durup dinlenmek gerek. Bak karanlık usul usul geliyor, yamaçlardan gölgeler kayboluyor, ertesi günün Güneşini görene kadar uyuyacaklar gecenin koynunda. Siyah bir yorgan gibi örtecek beyazı gece, yıldızları göreceksin birazdan, lacivert gökyüzü beyaz yeryüzüne karışacak, Ay çıkacak belki de. (Fark Yayınevi)

Ömrü boyunca inandığı davalar uğruna mücadele etti

Ali Rıza Türker’den Bir Daha Yaşarsam İki Olsun. Kadim dost Ali Rıza Türker’in, sektörün içinden birisi olarak müziğimize yaptığı katkılar unutulmaz niteliktedir. -Zülfü Livaneli. Canım dostum Ali Rıza, benim için her şeyden önce bir mücadele adamıdır. Ben bu insanın öyle boş oturup, çiçek bulut seyrettiğini ya da iyi bir şeylerin gelip onu bulmasını beklediğini hiç görmedim. Ömrü boyunca inandığı davalar uğruna mücadele etti. Müzik için, sektör için, birlikte çalıştığı sanatçılar için sonra sosyal sorumluluk projeleri için, evlatlarımız için durup dinlenmeden çabaladı. Bu nedenle hayatıyla bütünleşen çalışmalarını kitabında toplamasını gerekli bir adım olarak görüyorum. -Nükhet Duru. (h2o Kitap)

Tüm gerçekler acı değildir, ama bütün acılar gerçektir

Eray Akgül’den Uyumak İçin. Karanlık evlerde, acıların üzerine çekilen perdeler bazı çocukların katil olmasını engellemeye yetmez. Hastalıklı bir zihnin içindeki labirentte, usta bir polis ve ekibi iz peşinde. Zamanın kapatamadığı geçmişe ait yaralar, bir annenin donmuş gülümsemesi ve uyumak için dökülen kan. “Tüm gerçekler acı değildir ama bütün acılar gerçektir.” (İkinci Adam Yayınları)

Dünyanın makamıyla gururlanıp incitme insanı

Sunay Akın’dan Şiirli Yastık. Şiirli yastık olur mu demeyin. Sivas Kongresi için kente gelen Mustafa Kemal Paşa’ya, Sivas Sultanisi’nin ikinci katındaki bir oda ayrılır. Yatağın üstünde, bir genç kızın çeyiz sandığından alınan, çiçek motifli ipek bir örtü vardır. Mustafa Kemal, yastıklara işlenmiş iki dizeyi okuyunca, Mazhar Müfit Bey’i yanına çağırır. Mazhar Müfit Bey telaşlı ve biraz da mahcup, yastıklardaki beyitlerin kendisi için yazılmadığını, asla böyle bir kasıtları olmadığını anlatmaya çalışırken, Mustafa Kemal açıklamanın gereksiz olduğunu ve şiirdeki uyarının herkes için doğru olduğunu söyler. Sivas Kongresi günlerinde, Mustafa Kemal’in başını koyduğu yastık kılıflarına yazılı şiirin ilk dizesi şöyledir: “Dünyanın makamıyla gururlanıp incitme insanı…” (İş Bankası Kültür Yayınları)

İki farklı zamandan iki farklı öykü

Jeanette Winterson’dan Frankissstein: Bir Aşk Hikâyesi. Özün tözün nedir senin, hangi maddeden yapılmışsın ki milyonlarca garip gölge eğiliyor önünde? Yazar, gotik edebiyat klasiği Frankenstein’dan esinlenerek yazılmış, içinde yaşadığımız bedenler ve arzuladığımız bedenler hakkındaki cüretkâr romanıyla karşınızda! İki farklı zamandan iki farklı öykü anlatan bu eserin açılışını on dokuz yaşındaki Mary Shelley yapıyor. 1816 yılında yakın arkadaşlarıyla birlikte kaldıkları ıssız bir kulübeden Frankenstein öyküsünün tohumlarıyla ayrılışını kendi ağzından dinliyoruz. İkinci öyküde ise Britanya, Avrupa Birliği’nden çıkış kararıyla çalkalanırken genç transseksüel doktor Ry, ünlü yapay zekâ uzmanı Victor Stein’a âşık olur. Ancak ikisi de bu tutkulu birlikteliğin bir yeraltı laboratuvarında nihayete ereceğini aklına getirmemiştir… (Kafka Kitap)

Aşkın ölümsüz destanı

Erhan Çapraz’dan Bedriddin İle Zöhra. Bedriddin ile Zöhra, asırların içinden  süzülüp gelmiş bir halk hikâyesi… Aşkın ölümsüz destanı. Onu çarpıcı kılan asıl taraf ise  yüzyıllardır tartışılan sûfi kahraman Şeyh Bedreddin’in trajik bir anlatısı olması… Tarih kaynakları, tasavvuf tarihi, edebiyat ve kültür bir vesileyle hep Şeyh Bedreddin’den söz açar. Biraz da dönemlerin ve yazanın bakışına göre aydınlanır ya da gölgelenir onun portresi. Halk Edebiyatı’nda nasıl gözükmüştü Şeyh Bedreddin? Bu konu hep karanlıkta kalmıştı. Yazar, şu ana kadar elimize geçen en eski yazma halk hikâyesinden hareketle, sözel anlatı geleneğine ilk defa yansıyan Şeyh Bedreddin figürü üzerinden geleneğin bu yönüne ışık tutuyor. (Kapı Yayınları)

Hiçbir şey yazmasam bile fazla kaçacak

Alsem Roidi’den Yuva. Buradan başladıysanız, ne yazarsam yazayım ıskalamış olacağım. Burada buluştuysak, hiçbir şey yazmasam bile fazla kaçacak. Okumadan öncesi veya okuduktan sonrası yok bu kitabın. Yazarın kendisi için bile böyle bu durum. Ne bir eksik ne bir fazla. Yalnızca okunurken ve okundukça var. Herkesin yaşarken ve yaşadıkça başına geldiği gibi. Ağyarını mani, der eskiler. Ağyarını mani, efradını cami, kendine bir yuva. (Kaplumbaa Kitap)

Terk edenler, terk edilenler mercek altına

Ceylin Erbak Aytekin’den Zamandan Kaçan Ayrılık. Hayatın tüm yolculukları ileriye doğrudur ve gidenlerin ardında kalan birileri hep vardır. Her gidiş, bir ayrılık olduğu kadar bir kavuşma ya da kopuştur aynı zamanda. Yazarın on iki öyküden oluşan bu ilk kitabında kopuşları, kavuşmaları, terk edenleri, terk edilenleri mercek altına alıyor. Bazen bir martının ağzından anlatıyor ayrılığın hüznünü, bazen yatılı okulun karanlık ve soğuk koridorlarından sesleniyor okura. Akıp giden günlerimize, göz açıp kapayıncaya kadar geçen zamanın içinde yitirdiklerimize, keşfettiklerimize ve hayata anlam yükleme arzumuza, ayrıntılara düşkün bir yakın gözlüğüyle bakıyor. Gidenlerin yüklerine olduğu kadar kalanların da kahırlarından kurtulma çabalarına odaklanan yazarla birlikte; siz de ayrılıklarınızı, ardınızda bıraktıklarınızı, kavuşmayı düşlediklerinizi, heveslerinizi, heyecanlarınızı ve endişelerinizi hatırlayarak yepyeni bir yolculuğa çıkacaksınız. (Karakarga Yayınları)

Sinsi bir gerginlik havası

Muzaffer Buyrukçu’dan Sıcak İlişkiler Arkası Yarın – Günlükler. 60’lar, İstanbul’un dar sokaklarından, kenar mahallelerinden çıkmış delikanlıların para kazanabilmek için debelendiği, bu sırada da haklarını öğrenmeye başladıkları zamanlar. Sokaklarda günden güne hissedilen ancak kendini tam olarak göstermeyen sinsi bir gerginlik havası… Yazar, o yılların atmosferini iliklerimize kadar hissettirirken dönemin sanat, bilhassa edebiyat dünyasının kapılarını hepimiz için aralıyor ve onun kabına sığmayan kalemi, geçmiş zamanın hatıralarını belleklere bir çivi gibi çakıyor. (Kırmızı Kedi Yayınları)

Öykülerin olağanüstü bir gücü vardır

Mahmut Baycan’dan Eskiler Satıyoom!..Uçağa binmemiş insan vardır. Ama öykü dinlememiş, öykü okumamış insan yoktur. İlk çağlarda mağaralarda yaşayan insan toplulukları bile öyküye ihtiyaç duymuş ve onu anlatıp, dinlemişlerdir. “Öykülerin olağanüstü bir gücü vardır. Öykü başladığında sizi içine çeker ve bir müddet sonra beyninizin kontrolünü ele geçirerek, sizi kendi dünyasında gezdirir” der, ABD’li yazar Jonathan Gottschal. (Kora Yayın)

İnsanların iyi olduğunu varsaymak devrimci bir eylemdir

Rutger Bregman’dan Çoğu İnsan İyidir: Yeni Bir İnsanlık Tarihi. Machiavelli’den Hobbes’a, Freud’dan Pinker’a herkes şuna inanıyor: İnsanlar kötüdür! Çoğu İnsan İyidir’deyse yeni bir argüman var: İnsanların iyi olduğunu varsaymak hem gerçekçi hem de devrimci bir eylemdir. Zira başkalarının kötü olduğunu düşündüğümüzde gerek siyasetin gerek ekonominin en kötü yanları ortaya çıkıyor, oysa insanların temelde iyi olduğunu varsaymak, bambaşka seçenekleri mümkün kılıyor. İnsanlık tarihinin son 200 bin yılına yeni bir perspektiften bakan Bregman rekabetten ziyade iş birliğine yatkın olduğumuzu, birbirimize güvenme içgüdümüzün Homo sapiens’in ilk ortaya çıktığı zamanlara kadar uzandığını savunuyor. The Guardian, The Daily Telegraph, New Statesman ve Daily Express’e göre Yılın kitabı. (Mundi Kitap)

Mutlu bir gelecek için güzel hayaller kurmak

Naşide Gökbudak’tan Beyaz Güller Açarken. İnsan kalbine ancak bir kişiyi sığdırabilir. Elazığ’da yaşayan Nevin, büyük sıkıntılar yaşamış bir ailenin en küçük kızıdır. Hem okula devam etmekte hem de mutlu bir gelecek için güzel hayaller kurmaktadır. En yakın arkadaşı Füreyya’nın hayatındaki değişimlere tanıklık ederken, kendisini bekleyen sürprizlerden habersizdir. Yaşantısı ve idealleri arasında kalan genç kız yaptığı tercihlerle yolunu çizmeye çalışırken hayatın gerçekleriyle yüz yüze kalacak ve kendini beklemediği bir savaşın içinde bulacaktır. Yazar, romanında Nevin’in hikâyesini anlatırken, bir yandan da dönemin siyasi iklimine, Anadolu geleneklerine, aile baskısına, gençlerin yanlış seçimlerine ve aşkın insan hayatındaki belirleyici rolüne farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Yazar, hayatın içinden karakterlerle bir kez daha okurların kulağına umudu fısıldıyor. (Nemesis Kitap)

Çocuklar ağacın ilginç sakinleriyle tanışır

Enid Blyton’dan Tılsımlı Orman. Üç kardeş Joe, Beth ve Frannie yeni taşındıkları evin yakınlarındaki Tılsımlı Orman’ı ve oradaki Sihirli Uzaklar Ağacı’nı keşfederler. Öyle uludur ki Uzaklar Ağacı, içinde pek çok yaşayan vardır: Balperi, Kimbilirkim Bey, Çalkaladur Hanım, Ay Surat… Çocuklar ağacın bu ilginç sakinleriyle tanışırken olağanüstü bir keşif daha yaparlar: Uzaklar Ağacı’nın üst dalları sıradışı ülkelere uzanır! (Redhouse Kidz Yayınları)

Erdem, iç huzuruyla yoğrulmuş üç öykü

Lev Nikolayeviç Tolstoy’dan Tanrı Gerçeği Görür Ama Bekler. Yazar, bu öykülerde döneminin Rus halkının yaşama bakış açısını akıcı diliyle kaleme alır. Kitapta, suçsuz yere Sibirya’da yirmi altı yıl hapis yatan, ama Tanrı’ya olan inancını hiç kaybetmeyen Aksyonov’un öyküsü anlatılır. “Başkırt İlyas”da ise tek başına paranın mutluluk getirmediği ve öykü kahramanı İlyas’la karısının ancak tüm varlıklarını yitirdikten sonra yaşadıkları iç huzuruyla mutluluğu buldukları dile getirilir. “İki Yaşlı Adam”, Yifim ve Elişa adındaki yaşlı iki köylünün Kudüs’e yaptıkları hac yolculuğunun öyküsüdür ve bu öyküde yardıma muhtaç olanlara destek olmanın Tanrı’nın bize verdiği kutsal bir görev olduğu vurgulanır. (Remzi Kitabevi)

Kendini yenilemek isteyenler için

Coşkun Soyer’den Tedarik Zinciri Neden Önemli ve E-Ticaret ve Ötesi adlı iki kitap birden… Yazar, “Tedarik Zinciri kitabımda, Pandemi ile birlikte daha önemli hale gelen TZY’nin bütün yönleri anlatılıyor. E-Ticaret kitabımı kendini yenilemek ve ilerlemek isteyen işletmeler ile beraber artık neredeyse ortasına yaklaştığımız 21. yüzyılda e ticaretin ötesini görmek isteyenler için hazırladım” diyor. (Sage Yayıncılık)

Medyanın yalanı nasıl kullandığı anlatılıyor

Özdemir İnce’den AKP’den Masallar. “Televizyon her an gericiliğin kalesi olabilir. Haberlerin içeriğinin değişmesi için 60 dakika yeterlidir. Siyasetini yalan üzerine kuracak olan AKP bu gerçeği belki kurulmadan önce keşfetmişti. Yalan ve uyduruk imgelerle Cumhuriyet’i sakatlayacak ve gene aynı malzeme ile siyaset yapacaktı. Gerçek önemli değildi, iletişim araçları marifetiyle paralel ve kurgusal bir gerçeklik yaratacaktı. Ekonomi batarken, enflasyon tırmanıp, TL’nin değeri yerlerde sürünürken bunun tam tersi yazılıp söylenecekti. Kitap, iktidarın ve yarattığı medyanın yalanı nasıl kullandığını, siyasetten ekonomiye, kültür-sanattan medyaya, eğitimden dış politikaya kadar her alanda yalanı nasıl hâkim kıldığını, bütün bir toplumu dönüştürmenin, Mustafa Kemal’in Cumhuriyetini yıkmanın aracı haline getirdiğini anlatan en çarpıcı çalışmalardan biri. (Sia Kitap)

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
Hava durumu
-
-
-
Nem Oranı: -
Basınç: -
Rüzgar Hızı: -
Rüzgar Yönü: -
ANKET

Sitem nasıl?

Sonuçları görüntüle

Yükleniyor ... Yükleniyor ...