‘gözlerinin içine başka hayal girmesin’ gibi olağanüstü bi dizeyle başlayan eser, insanı mutluluktan çıldırtan bi zeki müren bestesidir..
nihavend makamında olduğunu tahmin ediyorum, sözleri de mi zeki abimize aittir, bakın bunu bilmiyorum?
benim dışımdakilerin tamamını oluşturan; “gogıldan copy /past yaparak yazar olmuş giresunlular” tayfasından diğilim..
(onlar sürü halinde yaşarlar, üreme içgüdüsü ile hareket ederler, afrika ormanları belgeseli gibi bişeydirler, çok da ciddiye almayınız)
****
devam edeyim..
bak onu da unutmuşum; sanırım meşhuuur ‘beklenen şarkı’ bu idi.. yanlışım varsa düzeltiniz..
şarkıda yer alan ‘bana ait çizgiler dikkat et silinmesin’ mısrasına ise daha yeni erdim.. tamamen kişisel salaklığımdır, benden kalan izler / ikimize ait anılar falan gibi bişey olarak algılıyordum, elbette öyle diğil..
zeki abimiz bi gençlik aşkından söz ediyo olmalı.. gızcaaz gocamış, göz kenarları çizgilenmiş, belli ki kavuşulmamış, şimdi kimle olursan ol, o çizgiler benim ulannnn, o herif gendini bi halt sanmasın diyo özetle zeki müren..
sesini sevdüümün adamı..
hadi buna “metafor” yapmış diyip geçelim..
****
metafor kavramının kıralı, cahit sıtkı tarancı’nın 35 yaş şiiridir.. dante gibi ortasında olmak ömrün? ne mübarek bi dizedir, haksız mıyım?
ben bunu da uzun zamanlar boyu eksik algıladım.. misal, “ula yaş aha 35 oldu, hıyar gibi ortasındayız ömrün” gibi yorumladım yeni yetme kafamda.. (ki öyle daha güzelmiş, çaktırmayın)
ilahi komedyayı okuduğumda çözdüm gerçeği ve kısaca hastiiiir dedim, af buyurun, içimden..
****
bu konuda detaylı bi makalem var, hatta sakıncalı bulunup ilk kitabım baklava desenli ev’de makaslandı, şimdi tekrar etmiyim, bulursam burada yayımlarım..
ama satır başları aklımda;
dante, 56 yaşında öldü.. 1200-1300’lerde yaşadı.. ilahi komedyayı yazmaya başladığında 35 yaşındaydı.. cahit sıtkı abimiz kuşkusuz ki cahil biri diğildir, buradaki 35 yaşı kast ediyo olamaz.. çünkü ilahi komedya öbür tarafa yolculuğu anlatır, araf denen yerden söz eder.. tanrısal bi yolculuktur ana konu.. işte, yolun ortası, o araf denen yerdir..falan filan..
cahit sıtkı “metafor” yapmış diyip geçelim..
****
anneme öğlen kahvaltısına gittim dün.. denize bakan balkonda, balkonun tam da uç demirlerinde, iri yapraklı bi saksı çiçeği gözüme çarptı.. karadeniz’de dağlar denize paralel olduğu (kıh kıh) için, hemen arkadan gelen dağ rüzgarı öyle bi sallıyordu ki saksıyı, gız anam bacım nasıl diyim size, yapraklar kuş kanadı gibi çırpınıyo idi.. vallahi saksıya kuşlar konmuş sandım bi an..
büyülenmemek elde midir? ‘guş ganedi galem olsa ah yazılmaz benim derdim’ türküsünü anımsamamak mümkün müdür? Allah’ın büyüklüğüne secde etmeyip de ne yapayım?
daha evvel balıkları da kuşlara benzetirdim.. havadaki kuşun uçması ile denizdeki balığın yüzmesi, en azından görüntü olarak aynı yahu diye sevinirdim, buna bi anlam vermeye çalışır, bunu bi yere bağlamaya çabalardım..
ama ne gezer? kim çözmüş de ben çözecem yaratılış sistemini, evrim mekanizmasını?
çiçekler, kuşlar ve balıklar ortak atadan gelmektedir, yüce yaradan “metafor” yapmış diyip geçelim..
****
rahmetli annannem de böyle, bi kaptan-ı derya edasında, denize nazır oturmayı severdi.. o esnada arkadaş gezmesinde olan annemi mizahi bi dille iğnelerdi tabi.. deli gız orman çakalı / üç gün oldu evden çıkalı, falan..
çok uzun bi zaman sonra annem ev gezmesine gitmiş geçende.. o gerçek giresun demek olan kadınlardan bikaç kişi kaldılar zaten, buluşup konken oynamışlar yine, eskisi gibi..
nasıl sevindim nasıl…….
gız Aytencüüm gerçekten mi diye diye nasıl öptüm annemi nasıl……
siz o konkenlerin anlamını bilemezsiniz.. siz şehr-i canan’da yaşamadınız.. siz giresun’u yaşamıyo, sadece giresun’da yaşıyonuz.. öyleyse lütfen karşımda haddinizi biliniz..
ya da boşveriniz, yaşam cahile-görmemişe güzeldir, bize diğil..
gürsel apo ekmekçi “metafor” yapmış diyip geçiniz..