a) beyaz kelebekler en iyi örnektir gerçi, ama kastım onlar diğil.. çünkü beyaz kelebekler’in en neşeli şarkılarında bile tanımsız bi hüzün vardır hep.. şimdik diyom ki sevgili gardeşlerim, şarkılarını icra ederken dans eden orkestra üyeleri gibi yaşamak istedim hayatımı.. bi piyanistin piyanosunu sırtına alıp dans etmesini bekleyemezdim, ama gitaristlerin-nefesli çalgıcıların falan, bi yandan ezgileri döktürürken, bi yandan da hoplayıp-zıplayabildiklerini gördükçe imrenirdim..

b) yaşam öyle çıkmadı.. ahmet kaya’dan ‘’bahtiyar’’ı her dinlediğimde başımı öne eğip susmam ve o gece bi daha hiç konuşmamam gibi bişeydi malesef, ömür diye önüme çıkan.. böyle ummadımdı..

c) güreş hakemleri de mindere ve dolayısıyla benim ömrüme çorapla çıkarlar malum.. yahu ayakkapsız hakem mi olur?? mesela beyaz bi spor pabucu giyinmelerini önleyen prosedür nedür?? bu kadar ciddiyetsiz, zevksiz ve vasat bi dünyada ne işim var deyu çok düşündüm inanın.. (bu arada prosedür sözcüğü de mi giresuncadur?)

d) dertlerimle kucaklaşıp sahile attım gendimi bugün.. ağaçlara kış gelmemişti.. 14 aralık idi tarih ve bak işte, anadolunun her yanındaki ağaçlar da yemyeşildir diyip diyip sevindim.. o gazla nereye kadar yürüdüğümü bilmiyom valla..

e) dilimde tekbi türkü var idi yol boyu.. ‘’yeleğinin içinde mavi boncuk nazarlık / benim yâre hediyem bi ufacık gerdanlık’’.. evreşe yollarındaki ağaçlar da sararmamıştı kesin.. abdala malum olur..

f) ferhan şensoy abimizin hem hümeyra ile hem nurhan damcıoğlu ile aşklar yaşadığını anımsadım dönüş yolumda.. ne ilginç bi kalptir ferhan şensoy’daki?? hem sessiz gemi, hem yetişin a dostlar ben yanıyorum?? nasıl olur??

g) gereksizce beni övmek üçün, kendilerini yerin dibine sokan adamlar da bu yaşamın bi başka rengidir arkadaşlar.. bunlara ‘’biz olsak adamları’’ da denilebilir.. ‘’vay apocum, geçen gün şunu şunu yazmışsın, biz olsak tam tersini düşünürdük’’.. ‘’vay gürsel beycim, helal olsun, gasteye bunu bunu demeç vermişsin, biz olsak evden bile çıkmazdık’’.. geçenlerde ayıptır söylemesi bi pisuvarda ard arda düştük bi abimizle.. bi dakka sürdü sürmedi benimkisi.. ben çıktım, abimiz girdi içeri.. ellerimi yıkarken, bekledim ki ; ‘’ooo gürsel bey, ne güzel işemişsiniz, biz olsak altımıza sçardık’’ diye seslenecek.. seslenmedi!!! dumur oldum la!

h) canım kızım çiğse ne dedi biliyonuz mu; ‘’baba seni gözlemliyorum.. fikret amcam’dan sonra aslında hiç iyi diğilsin.. yazılarını bile öylesine yazıyorsun.. yağmur’la ben olmasam yaşamak istemiyorsun.. en son halil amcayla aziz amcanın ölümleri de yıktı seni.. içmek istiyorsun, onu da içemez oldun’’.. ve ekledi güzel kızım; bu yeni aşkın seni tazeledi.. hayata geri döndün.. çocuklar herşeyi görür..

i) yağmur’a bisiklet sözü verdim.. ama yaz gelince alacam dedim.. azıcık güneş açsa; ‘’baba yaz mı geldi’’ diyo.. canım benim.. yaz gelmeden, sana bisiklet almadan ölür müyüm?

j) nasıl da bana çekmiş huyları kızımın.. anam da benim montu-kazağı erkenden terk etmemi her fark ettiğinde; ‘’sen zaten çocukluğundan beri güneşi gördün mü hemen yaz geldi sanuyun’’ der idi.. çok komikmiş la, gülün bakim..

k) evinin salonuna yer yatağı serenler, beni mutlaka arasın arkadaşlar.. gelir uyurum valla.. soba sıcağı ve yer yatağı.. özledim.. hem de çok.. çabuk olun.. gız kime diyum..

l) rasim öztekin’in vefatına ferhan şensoy nasıl üzülmüştür, Allah bilir.. sonra kendi de öldü.. bizler nasıl üzüldük, Allah bilir.. onlar öldü kurtuldu, olan bize oldu.. hadi söyleyeyim hep beraber; ben ne güzel ben ne güzel işerim / akşam güneşe garşı.. (ferhangi şeyler, turgut uyar üvertürü)

m) -‘’evlerinde halı var / yeşili var alı var / neresinden öpersen öp / her yerinde balı var’’.. giresun türküsü..

(yazı bitti, sağolun, bu gece ağızlarınız bal olsun hepinizin, artık nerden bal alırsınız, o size kalmış, her şeyi de benden beklemeyin)