70. sayımızı matbaaya gönderdik. Tahmin ediyorum 1 hafta içinde sizlerleyiz. 3 gün uzar, 5 gün kısalır, orasını bilemem tabi.
Tek bildiğim, “yaş yetmiş, iş bitmiş” misali bişey olmadığımız.
İlk günden de heyecanlıyız çünkü. Kimse kıramadı şevkimizi.
Ne fesatlık, ne hayınlık, ne bazı şizofrenler.
Ne de memleketteki batmış ekonomi…
***
Elbette Bilgi Yurdu tepe yönetimi olarak konuşuyoruz aramızda.
-Yaa, 28. sayıdan başladık, acaba 128’de bırakmak mı gerekir?
-Olabilir, 128 gerçekten iyi bir hedef, gerisini de yüzyıl sonraki kuşaklar götürsün…
Böyle demek kolay. İzlenimlerim odur ki, yazar kadromuzdan hiç kimsenin bu dergiden vazgeçeceği yok… Her sayıda en az 5 yazarımız dışarıda kalıyor, nerde kaldı vazgeçmesi?
Öyleyse hedef, en sonuncumuz ölene kadar mı olmalıdır?
***
Ben; editör, imtiyaz sahibi vs türü hiçbir “dünyevi” sıfatı kabul etmiyorum kendime. Tarihten kopup gelen, bana mezar başlarında andlar içtiren İzler’imizi yönetmek başka bir duygu, başka bir forma aşkı.
Olsam olsam orkestra şefiyim, bu emsalsiz kadronun.
Yerin göğün sahibine şükürler olsun.
***
Bu aya başlarken, “kedi” ağırlıklı bir dergi vardı kafamda. Ne var ki sevgili Ertuğrul‘ dan gelen 6 Şubat 23 Depremi fikri bir anda rotamızı değiştirdi.
Deprem, en önemli konudur şu memlekette ama çekincem var idi… Şehrimde at oynatan kimi edebiyatçı müsvetteleri gibi “duygu sömürüsü” ile yol alan adam durumuna düşmek istemedim.
Fakat… Yurdumun “pazılı” birleştiğinde, 6 Şubat’ta yaşananın doğal bir afet olmadığı olasılığı ağır basıyordu.
Bu tarihsel ihaneti anımsatmak istedim. Kapaktaki “unutmadık” spotunun anlamı odur.
Ve Ertuğrul Yalçın, kelimenin tam anlamıyla bir bilim insanıdır, yine çok güzel yazmıştı uzmanı olduğu konuyu…
***
Elbette kedileri unutmadık.
Bencileyin rahmetli kedimiz Bıcır’ın anısına bişeyler yazdım. Sayfalara, Nazım Hikmet’ten, Orhan Veli’den, Özdemir Asaf’tan kedi şiirleri koyduk. Sevgili Derya Sayın ağabeyimse cennetten kedili bir çizim yollamıştı.
17 Şubat Dünya Kediler Günümüz Kutlu Olsun.
***
Yalcın Baykul Berlin’den Komedyenler Kahvesi’ni yazdı. Tiyatroya dair enfes bir yazı.
Görkem Özdemir Kanada’dan Muhasebe başlığıyla 2024’e giriş yaptı.
Fahri Ekmekci Fransa’dan Abdi İpekçi’yi ve gazeteciliği anımsattı.
Ahmet Zeki Pamuk Pera’dan yine bam tellerimize dokundu.
Serdar Ustaoğlu unutulmaz şarkı My Way’i yazarak dinletti kulaklarımıza.
Yasar Akalın Ahmet Hamdi Tanpınar’ı…
Seher Akar Fatma Âliye Hanım’ı…
İsmail Bayram Aziz Nesin’i…
Nihat Öztürk Divan Şairi Avni’yi…
Hilmi Taşkın Şubat 1923 tarihli İzmir İktisat Kongresi’ni…
Gözde Gülsevin Yeşilçam’ı…
İşlediler.
Ben sözümün arkasındayım, getirin bana Türkiye’nin herhangi bir yerinden böyle donanımlı bir mecmuayı, vallahi beklemeden 128. sayıyı, hemen yarın dergimizi kapatacağım.
Hodri meydan.
***
Bitti mi sandınız ki?
Daha neler var bakınız;
Adem Öner ile şiir dünyasında gezinip durduk. Bu yarı dahi, yarı deli çocuğu iyi takip ediniz.
H Gazi Menteşeoğlu şehrimizin en eski edebiyatçılarından Rahmi Korkut Öğütçü’den söz etti.
Mevlüt Kaya 1930’lara inip, Halkevi Faaliyetlerini anlattı.
Orhan Sarımehmetoğlu Fizikçiliğin önemini yazdı.
Günsel Telli yine kendisine en yaraşanı yaparak, sevgiyi konu edindi.
Elleri dert görmesin.
***
Yalçın Alaca ağabeyimin resim çalışması ve TC Nermin Ozkaya teyzemin yemek tarifleri sayfası dergimizi renklendirdi.
Her ikisi de sayfa denen kavramdan ötedirler, var olsunlar.
***
Bilerek sona bıraktım.
Ruşen Topallı Giresun ve Radyo konusunu anımsattı bizlere. Bense haddim olmayarak eklemek isterim. Giresun’da iyi kötü bir radyo yayıncılığı var iken, Türkiye’de yalnızca trt 1 ve trt 2 kanalları mevcuttu. Bu tarihsel gücümüz de yabana atılmasın.
Ve büyük dost… Ve güzel insan… Erdinc Utku da bu ay bizimle oldu,
***
Harika kapak ve sayfa düzeni Gökalp Kabacaoğlu kardeşime ait. Helal olsun.
Göz nuru tashihler Yaşar Çakır abime ait. Çok yaşasın,
Şimdi 10 gün kadar İzler için kafa izni yapıp, bu sürede Bilgi Yurdu’muzun diğer birimlerine yoğunlaşacağız.
Mart sayımızda kavuşmak üzere.
Gürsel Ekmekçi