aziz ve muhterem kardeşlerim,
ömrünce hiç ceylan görmemiş insanlar olarak, içinde ceylan geçen türkülere nasıl olup da bu derece duygulandığımızı en az 19 yıldır düşünmekte ve sorgulamakta olan bi kişiyim..
konu hakkında hiçbi sonuca ulaşamadığımı, siz değerli müminlerle de paylaşmak isterim..
sizler de boşuna kafa yormayınız..
***
halk türkülerindeki “malatya” olgusu da bu yönüyle çok derin ve enteresandır..
bu ilimiz sınırları dahilinde ne engin bi deniz, ne everest endamında bi dağ….. ne dünyaca ünlü bi orman, ne azgın bi şelale….. ne eşsiz bi manzara, ne çileli bi göçmen kuş vardır.. işin gerçeği, kainatta benzersiz kayısısı olmasa, malatya’nın insanlık alemine en ufak bi katkısı da yoktur..
ve yurdumuzda, haritaya baksa malatya’nın yerini bulamayacak en az 50 milyon türk vatandaşı yaşamaktadır..
tüm bunlara karşın, “sevdiğin yar malatya’ya değmeli” dizesinin, bütün türk erkekleri olarak içlerimizi titretmesinin de bilimsel bi izahını olacağını sanmıyorum..
siz de sanmayınız..
***
zavallı ben.. bu türküyü “sevdiğin gız dünyalara değmeli” diye söylüyordum bi zamandır.. kötü kötü sövecem bak! ne dünyası, ne değmesi..
üzülmeyiniz..
geçen bi yerde okudum bunu.. “bi köynek yaptırdım kolu düğmeli”.. artık ne kadar dertli söylediysem, insanlar bana “arkadaş terzi galiba” der gibi baktılar..
boşveriniz..
***
kamuoyuna saygıyla arz ederim..
prof dr gürsel ekmekÇi
Türkiye Terziler Odası Genel Başkanı