aziz ve muhterem kardeşlerim,
dedem has adammış.. bunun ölçüsü; 4 halam ve babamla amcamı büyükşehirde okutması.. ötesine gerek yok..
siyaset insanı, belediye başkanı falan.. o zamanlar böylesi insanlar “devlet” demekti, şehirlerinde..
ben yetişemedim, dedem ve kankileri de öyle imiş..
(bazı görmemişler, şahsımın ve ailemin gerçeklerini yazınca “ego” diyo.. yemişim egoyu, size bişi olmasın goçum)
***
şu ürkünç sıcaklar, bazı şeyleri sorgulamamı sağladı.. bilgi kaynağım sevgili annem..
dedim ki anne.. burası deniz şehri.. dedem çağdaş biri.. senin, halalarımın hepinizin mayolu gençlik fotolarınız zaten var.. deniz kültürünüz mevcut yani.. peki neden yayla evimiz de vardı?
annemin yanıtı, arada bi çok sıcaklar olurdu oolum..
durum anlaşıldı..
zaten duymayı umduğum buydu..
***
dedem anca hafta sonları gelirmiş yayla evine.. bi kamyonla.. yiyecek vs eksikleri görerek.. ev 3 odalıymış.. çoluk çocuk, yardımcı ablalar, en az 15 kişi kalırlarmış..
ulan, kendimi nasıl da övdüm di mi?
hey, meymenetsiz suratlı, sana diyom?
tamam tamam, üzülme, ben evime kamyonla alış veriş yapamıyorum.. rahatla lan!!!!!!
***
1) yaylayı sevmem.. bütün sülale yayla evindeyken Can Akengin, dedemin şehirdeki evinde ölmüş çünkü.. garibim.. yiğidim aslanım.. nurlarda uyusun..
2) yeri geldi.. anımsadım.. giresun’un sözlü tarihi adlı kitabı için mustafa bakırcı hocamıza, ailem adına teşekkür ediyorum.. sohbet ettiği bi avuç güzel insandan biri de annem..
son giresunlular..
yani girasunlular..
hatta giresonlular..
hepsi bi aradalar..
onlardan sonrası yok..
ve bana kendini beğenmiş diyen denyoların yedi ceddinden hiçbiri böylesi kitaplarda yer alamayacak.. dertleri zaten bu.. üzgünüm..
kamuoyuna saygıyla arz ederim..
prof dr gürsel ekmekÇi