(ölüm yıldönümünde aziz nesin’e fatiha niyetine epey eski bi öyküm)
ATATÜRK’ÜN ÖZEL KALEM MÜDÜRÜ OLMA İHTİMALİ ÇOK YÜKSEK OLAN ADAM ve KÜÇÜK KIZI
hiçbi zaman belli bi mesafeyi aşamadık..
sözgelimi, gatiyyen;
-‘’ooo, hoş geldin mazlum abicim’’,
-‘’vayy nasılsın mazlum amcam’’ gibisinden hitap edemedik kendisine..
mazlum beyciğim idi adı.. senli-benli olunamazdı o’nunla asla..
-‘’merhaba mazlum beyciğim’’..
zaten anca böylesi bi hitaptan hoşnut kaldığını da görür ve anlardık gayet rahat..
****
yaşamımın hiçbi evresinde gördüğüm tipte bi adam diğil idi mazlum beyciğim..
aristokrattı, beyefendiydi, asilzadeydi..
ve güzel insandı, konuşmasıyla, giyimiyle, davranışlarıyla, kibarlığıyla, oturması kalkmasıyla..
95’ini geçip, 100 yaşına yaklaştığını bilirdik, ama dinçti.. elindeki bastonu, hafiften bükülmüş beli falan pek de engel olmazdı genel görünümündeki delikanlılığa..
vaktiyle, Atatürk’ün özel kalem müdürü olarak görev yaptığını, uzunca bi süredir bebek’te bi yalıda ikamet ettiğini duymuştum dostlardan..
nasıl soracam.. hiç de soramadım açık açık;
-‘’mazlum beyciğim, Atatürk’ün özel kalem müdürlüğünü yaptığınız doğru mu’’ diye.. sorulur mu la öyle şey?
herif zaten belli ediyordu, kaşıyla gözüyle ne olduğunu.. uzaktan şöyle bi baksan hemen düşünüyordun;
-‘’hmmmmm, yahu şu adam gençliğinde olsa olsa Ata’nın özel kalem müdürlüğü görevinde bulunmuştur’’..
yani olur olur da o gadar olur!!
****
ortaköy’e alışverişe gelirdi öğlen sonraları.. bana da uğrar idi çukulata almaya.. ömr-ü hayatımda bana;
-‘’merhaba apo bey’’ diyen tek adamdı..
(hadi gürsel bey’i , apocuum’u anladık da, apo bey de neydi yaa)
nedendir bilinmez, aramızdaki yegane konu, benim hayatta hiç sigara içmemişliğimdi..
-‘’ben de 60 yıl önce bıraktım apo bey’’ diyordu..
60 yıl.. nasıl yani yahu?
ula ben daha 25 yaşımdaydım?
****
bigün her nedense raci isimli oğlundan söz etti mazlum beyciğim..
genç yaşta öldüğünden..
sonra, yalıda küçük kızıyla oturduğunu, hayatta başka da kimsesi olmadığını anlattı bana, kahvesini kibarca yudumlarken..
üzüldüm.. demek ki yenge de öte tarafa uçmuştu..
****
sonradan sonradan jeton düştü bende..
neyyy ülen, küçük kız mı dediniz mazlum beyciğim, nasıl sevindim nasıl sevindim, için için ne hayaller kurdum bi bilseniz?
o dönemde gayet sarsıntılı bi ilişkim var idi, canımdan bezmiştim kafirinin gızının kaprisleri yüzünden..
mazlum beyciğim bigün gızıyla gelse yanıma, bi görsem, belki aramızda bişiler olur, yeni ufuklara yelken eylerim deyu düşlere dalmaya başladımdı hepten..
boru diğil, Ata’nın özel galem müdürünün kızına talip idim.. Allah’ın emri, peygamberin kavli söz konusuydu ruhumda, aylar boyu..
öyle yürekten bi Atatürkçüydüm ki, kendimde böyle bi hak gördümdü doğal olarak.. alayına rest idi bu anlamda!
hem annem de artık böyle bi gelin adayına kulp takamazdı nihayet..
-”ula oolum, abdülhamid’in gızı dururken, u rezil gıza mı galdın” diyemezdi!!!!!
****
ehh yani şey, geldiler de bi gün baba-kız..
tanıştırıldım..
-‘’bak apo bey, bu küçük kızım münevver’’..
küçük kız mı?? Allah Allah??
75 yaşındaydı münevver..
emekli ingilizce öğretmeniymiş.. zerafetine hayran kaldım.. özel kalem müdürü kızı olduğu nasıl da belliydi..
tanıştığımıza çok memnun oldum..