Giresun Sanat

GOL MAKİNASI EFSANE FUTBOLCU TİLKİ VEHBİ’Yİ MAALESEF KAYBETTİK!

GOL MAKİNASI EFSANE FUTBOLCU TİLKİ VEHBİ’Yİ MAALESEF KAYBETTİK!
154 kez
16 Ağustos 2023 - 19:15
15 Ağustos 2023 Salı günü saat 17.45 sıralarında, Türk futbolunun efsanelerinden Vehbi Günay’ı, namı diğer “Tilki Vehbi”yi, “Diyarbakırsporlu Vehbi”yi maalesef kalp krizinden kaybettik!
Anne tarafından akrabam da olan sevgili Vehbi’nin vefatını şimdi Şenol Tonka’nın haberinden öğrendim.
Daha üç gün önce balıkçının önünde balık bakarken selamlaşıp, hal hatır sorduğum Vehbi’nin ani kaybından dolayı şok içindeyim, son derece üzgünüm.
1.Lig’de (Bugünkü Süper Lig’in o zamanki adı) 1977-1978 sezonunda gol krallığına giderken (14 gol) , askerlik kararı aldırıp vatani görevini yerine getirmek üzere kışlanın yolunu tutması üzerine, gol krallığını kendisinden 8 maç fazla oynayan Fenerbahçeli ünlü futbolcu Cemil Turan’a (17 gol) kaptırmıştı.
Vehbi ayrıca, Galatasaray hariç 1.Lig’de (Süper Lig’de) gol atmadığı takım bırakmamıştı.
Vehbi’yi yeterince tanımayanları düşünerek, birkaç yıl önce onunla yaptığım bir söyleşiyi sunuyorum:
“1954 yılında Görele’de doğan Vehbi Günay’ı, Tanrı sanki gol için yaratmış. Golü iyi koklaması ve sezmesi nedeniyle hayranları ona “Tilki Vehbi” namını uygun görmüş. Nitekim attığı bir birinden güzel gollerle defalarca gol kralı olarak, adıyla özdeşleşmiş olan Diyarbakırspor’u önce 3.Lig’den 2.Lig’e, sonra da 1.Lig’e (Bugünkü Süper Lig) taşıdı. 1973 yılında sırtına geçirip, tam 10 yıl top koşturduğu Diyarbakırspor’dan sonra, Gençlerbirliği ve Zonguldakspor formalarını da terletse de O, Türk futbol tarihine adını “Diyarbakırsporlu Vehbi” olarak yazdırdı. Ele avuca sığmaz bir futbolcu idi. Birinci Lig’de (bugünkü Süper Lig’in o zamanki adı) Galatasaray hariç tüm takımlara gol yağdırdı. Hatta 1977-1978 sezonunda 1.Lig’de de gol krallığına gidecekti ki, bir sebepten dolayı krallığı kendisini çok geriden takip eden Cemil Turan’a kaptırdı. Bir de dünya rekoru var ki, hala kırılamadı! Fener kalecisi İvançeviç’e attığı o unutulmaz golü, bir maçta 18 dışından röveşata ile attığı golün Alman Milli takımının gol kralı Gerd Müller’in golünden sonra nasıl dünyada ikinci seçildiğini, kafa ve ayaklarıyla basket çemberlerinden topu nasıl geçirdiğini ve daha pek çok konuyu anlatacağız.
Şimdi gelelim sevgili Vehbi ile hukukumuza…
Vehbi Günay, anne tarafından akrabamdır. Annelerimizin sülalesine köyümüzde (Görele-Kuşçulu) Uzunömeroğulları, yöresel tabirle Uzunömerli derler.
Biz yaşamımızı İstanbul’da sürdürdüğümüz için, sevgili Vehbi’le futbolculuk dönemlerinde pek az karşılaştık. Daha sonra futbolu bırakıp memleketimiz Görele’ye yerleşince, yıllık izinlerimde biraz daha fazla görüşür olduk. Dokuz yıl önce ben de emekliye ayrılıp memlekete yerleşince, bazen çarşıda, bazen köyde, bazen evimde, bazen de telefonla daha sık görüşmeye başladık.
Emekliye ayrılıp, köye yerleştikten bir yıl sonra 8 Aralık 2015 tarihinde kuzeni Salim Temel kardeşimle çat kapı yapmışlardı.
O akşam gelirken de boş gelmemişlerdi.
Bir taraftan aslan sütümüzü (!) içerken, diğer yandan da TV’de Galatasaray-Astana
(1-1) Şampiyonlar Ligi grup maçını izledik.
Galatasaray demişken, hemen konuya girip, sözü sevgili Vehbi’ye bırakalım:
“Türkiye liginde gol atmadığım takım kalmadı. Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor, Bursa, Eskişehir, Samsun… artık aklınıza hangisi geliyorsa hepsine bir veya birden fazla gol attım, bir tek Galatasaray’a gol atamadım!.”
Galatasaray’a gol atamamasının nedenini sorduğumda, Galatasaray sempatizanı olduğunu ama gol atamamasını şanssızlık olarak niteliyor. Ekmek yediği yere hiçbir zaman ihanet etmediğini, hangi kulüpten gelirse gelsin her türlü şike teklifini elinin tersiyle ittiğini, eğer fırsatını bulmuş olsaydı Galatasaray’a da gol atacağını belirttikten sonra, sözlerini şöyle bağlıyor:
“Ama olmadı mı da olmuyor işte!”
Bir gol krallığını Cemil Turan’a nasıl kaptırdığını da şöyle anlatıyor:
“1976-1977 sezonunda 2. Lig’de şampiyon olup, 1977-1978 sezonunda 1.Lig’de (Bugünkü Süper Lig’in o zamanki adı) oynamaya hak kazandık. Lig’e de hızlı başladık. Ben tabi, 1.Lig’de de gollerimi sıralamaya başlamış, 22 maçta 14 gole ulaşmıştım. Cemil abi (Turan) beni çok geriden takip ediyordu. O sıralarda bir trafik kazasından dolayı mahkemelik olmuştum. Ben de hemen askerlik kararı aldırıp, kışlanın yolunu tuttum. Ligin bitmesine daha 8 hafta vardı. Benden çok gerilerde olan Cemil abi bu fırsatı iyi değerlendirerek, 8 maç eksik oynayan beni 3 gol geçerek 17 golle gol kralı oldu. Ama her görüştüğümüzde Cemil abi, “Gol krallığı asıl senin hakkındı” der.
-Peki, diyorum şu dünya rekoruna gelelim. Yani 26 defa kadro dışı bırakılmana ama her defasında da affedilip kadroya alınmana…
O kendine özgü kahkahalarından birini koy vererek;
“Gazeteler yanlış yazmış. Aslında 30 olacak” diyor.
O akşam, hayatı adeta bir roman tadında olan sevgili Vehbi’nin bir birinden ilginç anılarını dinlemeye doyamadık.
Anlattığına göre, 1973’de giydiği Diyarbakır formasını tam 10 yıl sırtında taşımış. Attığı birbirinden güzel gollerle Diyarbakırspor’u 3.Lig’den 2.lige, daha sonra da 1.Lig’e (bugünkü Süper Lig o zamanlar 1.Lig olarak adlandırılıyordu) taşıyan Vehbi Günay, “Tilki Vehbi”, “Diyarbakırsporlu Vehbi” gibi lakaplarıyla Türk futbolunda efsane olmuştur.
“Diyarbakır forması altında attığım gollerle 3. ve 2.liglerde dört defa “Gol Kralı” oldum. 1977-78 sezonunda Adanademirspor’a attığım gol, Almanlar’ın ünlü golcüsü Gerd Müller’in attığı golden sonra Avrupa’da yılın en estetik ikinci golü seçildi. Röveşata ile Fenerbahçe ağlarına gönderdiğim bir gol günlerce konuşuldu, gazetelere manşet oldu. Bu gollerimi hiçbir zaman unutamam.”
Vehbi Günay, eğer futbolu ciddiye alsaydı, Avrupa’nın en büyük kulüplerinde rahatça futbol oynar, milyon dolarları cebe indirebilirdi ama ne yazık ki, öyle yapmadı.
Futbol yaşantısını daha sonra yine 1.Lig (Süper Lig) takımları olan Gençlerbirliği, Mersin İdmanyurdu ve Zonguldakspor’da sürdüren Vehbi Günay, futbolu bıraktıktan sonra Görelespor’da bir süre Teknik Direktörlük yaptı.
Sahadaki müthiş futbolculuğu, rakip defansları perişan eden çabukluğu, rakip kalecilere kaleyi zindan eden gollerin adamı olduğu dilden dile söylene gelmektedir.
Allah onu sanki gol için yaratmıştır.
Tilki gibi kurnaz olan ve adeta golü koklayan Vehbi…
Kafayla, röveşatayla, voleyle, sağ ve sol ayakla, uzak mesafeden, yakın mesafeden, plaseyle, ayak içiyle, ayak dışıyla yani her şekilde gol atmıştır.
Hatta idmanlarda basket potasına kafayla başarılı gol atma denemelerinde bile bulunmuştur.
“Hayatta kendime yaptığım kötülüğü kimseye yapmadım” diyen Vehbi, bu konuda şunları söylüyor:
“14 yılda 50 milyon kazanmışımdır. Bir evim var. Arabamı kaza yaptığım için sattım. Bankada biraz param var. Ama eyvallahçı olsam 250 milyon lira kazanırdım. Hemen her takıma gol attım, ligde Galatasaray’a siftahım olmadı. Belki de içimden gelmedi…Çünkü koyu Galatasaraylı’yım. 1978 yılında istediler beni. Diyarbakırspor çok para talep ettiği için alamadılar.”
Ruhunda bir boyun eğmezlik olduğunu, yanlışa ve mağlubiyete tahammül edemediğini, kazanmak için her şeyi yaptığını, yapmayanlara da kötü çıkışı olduğunu söyleyen Vehbi, şöyle devam ediyor:
“Ankara’ya gelinceye kadar hadisem yoktu. Kırmızı ışıklar altında yaşadım. İçip içip dağılmadım, dağıtmadım. Ama bu hayatı nedense sevdim. Fakat eksik yaşadım. Yeniden dünyaya gelsem bu Vehbi olmak istemezdim. Zira Türkiye’deki en avanta meslek olan futbolculuktan çok para kazanırdım, ağzımı tutmasını bilsem 250 milyonum olurdu. Ben 17 yaşında Amatör Milli Takım’a çağrıldım. Doğan Andaç hocam bana bir defa küfretti. Kampı terk ettim. 3 ay ceza verdiler. Diyarbakırspor’da oynarken 9 golle o haftaya kadar gol krallığında liste başı idim. Zeynel Soyuer iğne yaptırmayı kabul etmedim diye beni takımdan kesti. Güçlüydüm, iğneyi kabul etmedim. Ama adım geçimsize çıktı.”
“14 yılda Diyarbakır’da 6, Zonguldak’ta 1 ve Gençlerbirliği’nde 1 defa olmak üzere 8 defa sahadan atıldım” diyen Vehbi, anlatmaya devam ediyor:
“Futbol hayatımda futbolcu arkadaşlarımla pek kötü olmadım. Seyircilerle aram iyiydi. Diyarbakır’da oynarken İstanbul’a Beşiktaş maçına gitmiştik. Beşiktaş seyircisi bana çok bağırdı. Ben de 2 gol çaktım, 3-2 yenildik. (…) Unutamadığım gollerimin arasında Fenerbahçe’yle 2-2 berabere kaldığımız maçta İvançeviç’e attığım golle, İstanbul’da 18 üzerinden röveşata ile Sarıyer’e attığım golü sayabilirim.”
Vehbi’nin unutamadığı o kadar çok maç var ki, bunlardan birini ötekilerde ayrı tutuyor:
“Yanılmıyorsam 1978-79 sezonuydu. Fenerbahçe’yi yıksak Trabzonspor şampiyon olacaktı. Bu kritik karşılaşmada ismini vermek istemediğim birileri devreye girdi. Günün itibar gösterilecek miktarlarındaki paraları teklif ettiler. Kabul etmedim. O maçta öyle bir rövaşata gol attım ki Fenerbahçe’ye unutamam. Yalnızca Diyarbakırspor değil, Trabzonspor camiasının da gönlünde ayrı bir yer aldığımı düşünüyorum.”
Bana Vehbi’yi dünya çapında ün yapmış hangi futbolcularla kıyaslarsın, diye bir soru yöneltilecek olursa, hiç mübalağasız şöyle cevap veririm:
Biraz Metin Oktay, biraz Pele, biraz Maradona, biraz Drogba, biraz Messi, biraz da Ronaldo karışımı bir golcü!
Ama huy ve karakter olarak…
Nev-i şahsına münhasır bir insandır, sevgili Vehbi.
“Vehbiciğim” diyorum, çok ilginç şeyler anlattın, seni keyifle dinledik. Zamanın gazetelerinde de oldukça geniş bir şekilde yer aldın. Peki, bugünkü Türk futbolunu nasıl buluyorsun, diye bir soru yöneltiyorum.
Cevap veriyor:
“Çoğu yumuşak ve de yavşak!” Peşinden de bir kahkaha koyuveriyor.
Peki, diyorum:
“Eğer kafanın dikine gitmeseydin, disipline uysaydın bugün hangi kulüplerde oynardın?”
“Türkiye’de oynamak istemezdim. Bana uyan, İngiltere. Oranın futbolu sert, kora kor…Zaten Nottingham Forest FC’den teklif de almıştım ama kısmet değilmiş.”
Basında Vehbi Günay
Ancak O, başarılı futbolculuğu kadar sıra dışı çılgınca yaşamıyla da hep gündeme
gelmiş, gazetelere manşet olmuştur.
Özene, bezene arşivimde sakladığım Vehbi’nin zirvede olduğu dönemlere ait bazı
gazete kupürlerine göz gezdiriyorum.
İşte bir kaçı:
“Diyarbakırsporlu Vehbi’nin Büyük Rekoru”
Nitekim bu sıra dışı çılgınca yaşamı ona bir “Dünya Rekoru (!)” bile kırdırmıştır.
Arşivimden çıkardığım 1982 yılına ait (maalesef günü ve ayını not etmemişim) Milliyet’ten Ertuğrul Pirinçcioğlu; “DİYARBAKIRSPORLU VEHBİ’NİN BÜYÜK REKORU” başlığını attığı yazısına, şu alt başlıkla devam ediyor:
“Vehbi tam 26.kez kadro dışı kalarak erişilmeyecek rekorun sahibi oldu”
Pirinçcioğlu, Vehbi’nin rekoruna şu satırlarla da açıklık getiriyor:
“Kitaba geçecek bir büyük rekor: Diyarbakırspor’un santraforu Vehbi 26.kez kadro dışı bırakıldı…
9 yıldır Diyarbakırspor’da oynayan Vehbi, çeşitli yönetim kurulu tarafından daha önce tam 25 kez kadro dışı bırakılmış ve geçen yıl da Mersin İdmanyurdu’na kiraya verilmişti…
Vehbi, Diyarbakırspor’dan başka bir yerde oynayamadığını belirtince tekrar kulübüne dönmüş ve ‘Artık disiplinsizlik yapmayacağım’ demişti.
Ancak Diyarbakırspor’un yeni Başkanı Mehmet Macit, bu futbolcuyu 26.kez kadro dışı bıraktı ve ‘Vehbi artık bu kulübün formasını giyemez’ dedi.
Dünya futbol tarihinin en büyük rekorunu kıran Vehbi ise kadro dışı kalmaya alışık olduğunu ve tekrar oynayacağını iddia etti.”
Vehbi’ye göre gazete yanlış yazmış. Aslında bu sayı 30 olmalıymış!
“Vehbi’nin kerrakesi”
“Vehbi’nin kerrakesi” başlığını taşıyan ve Vehbi’nin sakallı, seyrek saçlı tipik kafa resmine de yer verilen yazıda, Onun Milli Takım’a davet edilmemesi şu sözlerle hicvediliyor:
“ Vehbi diye bir futbolcu var.
İyi futbol oynuyor.
Harika goller atıyor.
Eğer lig başladığından bu yana atılan goller için bir güzellik yarışması açılsa Vehbi ilk üçe girer.
Öylesine alımlı şutları var ki…
Gelgelelim bu Vehbi’nin milli takıma seçilme şansı yok.
Görmüyorlar.
Başı kel mi?
Haa, sahi çocuğun saçı dökük!
Demek ki ayaklarına değil saçına bakıyorlar…”
***
Çok sevdiği memleketi Görele’de kimseye eyvallahı olmadan kafasına göre takılan, dostlarıyla, arkadaşlarıyla yaşamın tadını çıkaran, anılarını bizimle paylaşan sevgili Vehbi’ye bundan sonraki yaşamında da sağlık ve mutluluklar diliyorum.”
Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
Not: Sevgili Vehbi’ye, “Görele’den Portreler” (Arı Sanat Yayınevi, İstanbul, 1.Baskı:2014, 2.Baskı: 2018) kitabımda 8 sayfa yer vermiştim. (S.Ç.)
TİLKİ VEHBİ’Yİ MAALESEF KAYBETTİK!
15 Ağustos 2023 Salı günü saat 17.45 sıralarında, Türk futbolunun efsanelerinden Vehbi Günay’ı, namı diğer “Tilki Vehbi”yi, “Diyarbakırsporlu Vehbi”yi maalesef kaybettik!
Anne tarafından akrabam da olan sevgili Vehbi’nin vefatını şimdi Şenol Tonka’nın haberinden öğrendim.
Daha üç gün önce balıkçının önünde balık bakarken selamlaşıp, hal hatır sorduğum Vehbi’nin ani kaybından dolayı şok içindeyim, son derece üzgünüm.
1.Lig’de (Bugünkü Süper Lig’in o zamanki adı) 1977-1978 sezonunda gol krallığına giderken (14 gol) , askerlik kararı aldırıp vatani görevini yerine getirmek üzere kışlanın yolunu tutması üzerine, gol krallığını kendisinden 8 maç fazla oynayan ünlü futbolcu Cemil Turan’a (17 gol) kaptırmıştı.
Vehbi ayrıca, Galatasaray hariç 1.Lig’de (Süper Lig’de) gol atmadığı takım bırakmamıştı.
Vehbi’yi yeterince tanımayanları düşünerek, birkaç yıl önce onunla yaptığım bir söyleşiyi sunuyorum:
“1954 yılında Görele’de doğan Vehbi Günay’ı, Tanrı sanki gol için yaratmış. Golü iyi koklaması ve sezmesi nedeniyle hayranları ona “Tilki Vehbi” namını uygun görmüş. Nitekim attığı bir birinden güzel gollerle defalarca gol kralı olarak, adıyla özdeşleşmiş olan Diyarbakırspor’u önce 3.Lig’den 2.Lig’e, sonra da 1.Lig’e (Bugünkü Süper Lig) taşıdı. 1973 yılında sırtına geçirip, tam 10 yıl top koşturduğu Diyarbakırspor’dan sonra, Gençlerbirliği ve Zonguldakspor formalarını da terletse de O, Türk futbol tarihine adını “Diyarbakırsporlu Vehbi” olarak yazdırdı. Ele avuca sığmaz bir futbolcu idi. Birinci Lig’de (bugünkü Süper Lig’in o zamanki adı) Galatasaray hariç tüm takımlara gol yağdırdı. Hatta 1977-1978 sezonunda 1.Lig’de de gol krallığına gidecekti ki, bir sebepten dolayı krallığı kendisini çok geriden takip eden Cemil Turan’a kaptırdı. Bir de dünya rekoru var ki, hala kırılamadı! Fener kalecisi İvançeviç’e attığı o unutulmaz golü, bir maçta 18 dışından röveşata ile attığı golün Alman Milli takımının gol kralı Gerd Müller’in golünden sonra nasıl dünyada ikinci seçildiğini, kafa ve ayaklarıyla basket çemberlerinden topu nasıl geçirdiğini ve daha pek çok konuyu anlatacağız.
Şimdi gelelim sevgili Vehbi ile hukukumuza…
Vehbi Günay, anne tarafından akrabamdır. Annelerimizin sülalesine köyümüzde (Görele-Kuşçulu) Uzunömeroğulları, yöresel tabirle Uzunömerli derler. Kökü, Horasan’a, 1000’li yıllara kadar uzanır. Uzunömerliler, köyümüzde 6 kola ayrılmıştır: Temelağalar (Soyadları: Temal), Mahmutağalar (Soyadları: Uzunöner ve Uzunömeroğlu), Bilalağalar (Soyadları: Uzan), Osmanağalar (Soyadları: Akalın), Reştefendigiller (Soyadları: Uzunöner) ve Hasangiller (Soyadları: Uzunöner). Vehbi’nin annesi Adile teyzem Temelağa’nın Salim Temel’in, annem Hasibe ise Osmanağa’nın Abdullah Akalın’ın kızıdır. Çok iyi de arkadaştılar. İkisine de bir kez daha Allah’dan rahmet diliyor, konuya giriyorum.
Biz yaşamımızı İstanbul’da sürdürdüğümüz için, sevgili Vehbi’le futbolculuk dönemlerinde pek az karşılaştık. Daha sonra futbolu bırakıp memleketimiz Görele’ye yerleşince, yıllık izinlerimde biraz daha fazla görüşür olduk. Dokuz yıl önce ben de emekliye ayrılıp memlekete yerleşince, bazen çarşıda, bazen köyde, bazen evimde, bazen de telefonla daha sık görüşmeye başladık.
Emekliye ayrılıp, köye yerleştikten bir yıl sonra 8 Aralık 2015 tarihinde kuzeni Salim Temel kardeşimle çat kapı yapmışlardı.
O akşam gelirken de boş gelmemişlerdi.
Bir taraftan aslan sütümüzü (!) içerken, diğer yandan da TV’de Galatasaray-Astana
(1-1) Şampiyonlar Ligi grup maçını izledik.
Galatasaray demişken, hemen konuya girip, sözü sevgili Vehbi’ye bırakalım:
“Türkiye liginde gol atmadığım takım kalmadı. Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor, Bursa, Eskişehir, Samsun… artık aklınıza hangisi geliyorsa hepsine bir veya birden fazla gol attım, bir tek Galatasaray’a gol atamadım!.”
Galatasaray’a gol atamamasının nedenini sorduğumda, Galatasaray sempatizanı olduğunu ama gol atamamasını şanssızlık olarak niteliyor. Ekmek yediği yere hiçbir zaman ihanet etmediğini, hangi kulüpten gelirse gelsin her türlü şike teklifini elinin tersiyle ittiğini, eğer fırsatını bulmuş olsaydı Galatasaray’a da gol atacağını belirttikten sonra, sözlerini şöyle bağlıyor:
“Ama olmadı mı da olmuyor işte!”
Bir gol krallığını Cemil Turan’a nasıl kaptırdığını da şöyle anlatıyor:
“1976-1977 sezonunda 2. Lig’de şampiyon olup, 1977-1978 sezonunda 1.Lig’de (Bugünkü Süper Lig’in o zamanki adı) oynamaya hak kazandık. Lig’e de hızlı başladık. Ben tabi, 1.Lig’de de gollerimi sıralamaya başlamış, 22 maçta 14 gole ulaşmıştım. Cemil abi (Turan) beni çok geriden takip ediyordu. O sıralarda bir trafik kazasından dolayı mahkemelik olmuştum. Ben de hemen askerlik kararı aldırıp, kışlanın yolunu tuttum. Ligin bitmesine daha 8 hafta vardı. Benden çok gerilerde olan Cemil abi bu fırsatı iyi değerlendirerek, 8 maç eksik oynayan beni 3 gol geçerek 17 golle gol kralı oldu. Ama her görüştüğümüzde Cemil abi, “Gol krallığı asıl senin hakkındı” der.
-Peki, diyorum şu dünya rekoruna gelelim. Yani 26 defa kadro dışı bırakılmana ama her defasında da affedilip kadroya alınmana…
O kendine özgü kahkahalarından birini koy vererek;
“Gazeteler yanlış yazmış. Aslında 30 olacak” diyor.
O akşam, hayatı adeta bir roman tadında olan sevgili Vehbi’nin bir birinden ilginç anılarını dinlemeye doyamadık.
Anlattığına göre, 1973’de giydiği Diyarbakır formasını tam 10 yıl sırtında taşımış. Attığı birbirinden güzel gollerle Diyarbakırspor’u 3.Lig’den 2.lige, daha sonra da 1.Lig’e (bugünkü Süper Lig o zamanlar 1.Lig olarak adlandırılıyordu) taşıyan Vehbi Günay, “Tilki Vehbi”, “Diyarbakırsporlu Vehbi” gibi lakaplarıyla Türk futbolunda efsane olmuştur.
“Diyarbakır forması altında attığım gollerle 3. ve 2.liglerde dört defa “Gol Kralı” oldum. 1977-78 sezonunda Adanademirspor’a attığım gol, Almanlar’ın ünlü golcüsü Gerd Müller’in attığı golden sonra Avrupa’da yılın en estetik ikinci golü seçildi. Röveşata ile Fenerbahçe ağlarına gönderdiğim bir gol günlerce konuşuldu, gazetelere manşet oldu. Bu gollerimi hiçbir zaman unutamam.”
Vehbi Günay, eğer futbolu ciddiye alsaydı, Avrupa’nın en büyük kulüplerinde rahatça futbol oynar, milyon dolarları cebe indirebilirdi ama ne yazık ki, öyle yapmadı.
Futbol yaşantısını daha sonra yine 1.Lig (Süper Lig) takımları olan Gençlerbirliği, Mersin İdmanyurdu ve Zonguldakspor’da sürdüren Vehbi Günay, futbolu bıraktıktan sonra Görelespor’da bir süre Teknik Direktörlük yaptı.
Sahadaki müthiş futbolculuğu, rakip defansları perişan eden çabukluğu, rakip kalecilere kaleyi zindan eden gollerin adamı olduğu dilden dile söylene gelmektedir.
Allah onu sanki gol için yaratmıştır.
Tilki gibi kurnaz olan ve adeta golü koklayan Vehbi…
Kafayla, röveşatayla, voleyle, sağ ve sol ayakla, uzak mesafeden, yakın mesafeden, plaseyle, ayak içiyle, ayak dışıyla yani her şekilde gol atmıştır.
Hatta idmanlarda basket potasına kafayla başarılı gol atma denemelerinde bile bulunmuştur.
“Hayatta kendime yaptığım kötülüğü kimseye yapmadım” diyen Vehbi, bu konuda şunları söylüyor:
“14 yılda 50 milyon kazanmışımdır. Bir evim var. Arabamı kaza yaptığım için sattım. Bankada biraz param var. Ama eyvallahçı olsam 250 milyon lira kazanırdım. Hemen her takıma gol attım, ligde Galatasaray’a siftahım olmadı. Belki de içimden gelmedi…Çünkü koyu Galatasaraylı’yım. 1978 yılında istediler beni. Diyarbakırspor çok para talep ettiği için alamadılar.”
Ruhunda bir boyun eğmezlik olduğunu, yanlışa ve mağlubiyete tahammül edemediğini, kazanmak için her şeyi yaptığını, yapmayanlara da kötü çıkışı olduğunu söyleyen Vehbi, şöyle devam ediyor:
“Ankara’ya gelinceye kadar hadisem yoktu. Kırmızı ışıklar altında yaşadım. İçip içip dağılmadım, dağıtmadım. Ama bu hayatı nedense sevdim. Fakat eksik yaşadım. Yeniden dünyaya gelsem bu Vehbi olmak istemezdim. Zira Türkiye’deki en avanta meslek olan futbolculuktan çok para kazanırdım, ağzımı tutmasını bilsem 250 milyonum olurdu. Ben 17 yaşında Amatör Milli Takım’a çağrıldım. Doğan Andaç hocam bana bir defa küfretti. Kampı terk ettim. 3 ay ceza verdiler. Diyarbakırspor’da oynarken 9 golle o haftaya kadar gol krallığında liste başı idim. Zeynel Soyuer iğne yaptırmayı kabul etmedim diye beni takımdan kesti. Güçlüydüm, iğneyi kabul etmedim. Ama adım geçimsize çıktı.”
“14 yılda Diyarbakır’da 6, Zonguldak’ta 1 ve Gençlerbirliği’nde 1 defa olmak üzere 8 defa sahadan atıldım” diyen Vehbi, anlatmaya devam ediyor:
“Futbol hayatımda futbolcu arkadaşlarımla pek kötü olmadım. Seyircilerle aram iyiydi. Diyarbakır’da oynarken İstanbul’a Beşiktaş maçına gitmiştik. Beşiktaş seyircisi bana çok bağırdı. Ben de 2 gol çaktım, 3-2 yenildik. (…) Unutamadığım gollerimin arasında Fenerbahçe’yle 2-2 berabere kaldığımız maçta İvançeviç’e attığım golle, İstanbul’da 18 üzerinden röveşata ile Sarıyer’e attığım golü sayabilirim.”
Vehbi’nin unutamadığı o kadar çok maç var ki, bunlardan birini ötekilerde ayrı tutuyor:
“Yanılmıyorsam 1978-79 sezonuydu. Fenerbahçe’yi yıksak Trabzonspor şampiyon olacaktı. Bu kritik karşılaşmada ismini vermek istemediğim birileri devreye girdi. Günün itibar gösterilecek miktarlarındaki paraları teklif ettiler. Kabul etmedim. O maçta öyle bir rövaşata gol attım ki Fenerbahçe’ye unutamam. Yalnızca Diyarbakırspor değil, Trabzonspor camiasının da gönlünde ayrı bir yer aldığımı düşünüyorum.”
Bana Vehbi’yi dünya çapında ün yapmış hangi futbolcularla kıyaslarsın, diye bir soru yöneltilecek olursa, hiç mübalağasız şöyle cevap veririm:
Biraz Metin Oktay, biraz Pele, biraz Maradona, biraz Drogba, biraz Messi, biraz da Ronaldo karışımı bir golcü!
Ama huy ve karakter olarak…
Nev-i şahsına münhasır bir insandır, sevgili Vehbi.
“Vehbiciğim” diyorum, çok ilginç şeyler anlattın, seni keyifle dinledik. Zamanın gazetelerinde de oldukça geniş bir şekilde yer aldın. Peki, bugünkü Türk futbolunu nasıl buluyorsun, diye bir soru yöneltiyorum.
Cevap veriyor:
“Çoğu yumuşak ve de yavşak!” Peşinden de bir kahkaha koyuveriyor.
Peki, diyorum:
“Eğer kafanın dikine gitmeseydin, disipline uysaydın bugün hangi kulüplerde oynardın?”
“Türkiye’de oynamak istemezdim. Bana uyan, İngiltere. Oranın futbolu sert, kora kor…Zaten Nottingham Forest FC’den teklif de almıştım ama kısmet değilmiş.”
Basında Vehbi Günay
Ancak O, başarılı futbolculuğu kadar sıra dışı çılgınca yaşamıyla da hep gündeme
gelmiş, gazetelere manşet olmuştur.
Özene, bezene arşivimde sakladığım Vehbi’nin zirvede olduğu dönemlere ait bazı
gazete kupürlerine göz gezdiriyorum.
İşte bir kaçı:
“Diyarbakırsporlu Vehbi’nin Büyük Rekoru”
Nitekim bu sıra dışı çılgınca yaşamı ona bir “Dünya Rekoru (!)” bile kırdırmıştır.
Arşivimden çıkardığım 1982 yılına ait (maalesef günü ve ayını not etmemişim) Milliyet’ten Ertuğrul Pirinçcioğlu; “DİYARBAKIRSPORLU VEHBİ’NİN BÜYÜK REKORU” başlığını attığı yazısına, şu alt başlıkla devam ediyor:
“Vehbi tam 26.kez kadro dışı kalarak erişilmeyecek rekorun sahibi oldu”
Pirinçcioğlu, Vehbi’nin rekoruna şu satırlarla da açıklık getiriyor:
“Kitaba geçecek bir büyük rekor: Diyarbakırspor’un santraforu Vehbi 26.kez kadro dışı bırakıldı…
9 yıldır Diyarbakırspor’da oynayan Vehbi, çeşitli yönetim kurulu tarafından daha önce tam 25 kez kadro dışı bırakılmış ve geçen yıl da Mersin İdmanyurdu’na kiraya verilmişti…
Vehbi, Diyarbakırspor’dan başka bir yerde oynayamadığını belirtince tekrar kulübüne dönmüş ve ‘Artık disiplinsizlik yapmayacağım’ demişti.
Ancak Diyarbakırspor’un yeni Başkanı Mehmet Macit, bu futbolcuyu 26.kez kadro dışı bıraktı ve ‘Vehbi artık bu kulübün formasını giyemez’ dedi.
Dünya futbol tarihinin en büyük rekorunu kıran Vehbi ise kadro dışı kalmaya alışık olduğunu ve tekrar oynayacağını iddia etti.”
Vehbi’ye göre gazete yanlış yazmış. Aslında bu sayı 30 olmalıymış!
“Vehbi’nin kerrakesi”
“Vehbi’nin kerrakesi” başlığını taşıyan ve Vehbi’nin sakallı, seyrek saçlı tipik kafa resmine de yer verilen yazıda, Onun Milli Takım’a davet edilmemesi şu sözlerle hicvediliyor:
“ Vehbi diye bir futbolcu var.
İyi futbol oynuyor.
Harika goller atıyor.
Eğer lig başladığından bu yana atılan goller için bir güzellik yarışması açılsa Vehbi ilk üçe girer.
Öylesine alımlı şutları var ki…
Gelgelelim bu Vehbi’nin milli takıma seçilme şansı yok.
Görmüyorlar.
Başı kel mi?
Haa, sahi çocuğun saçı dökük!
Demek ki ayaklarına değil saçına bakıyorlar…”
***
Çok sevdiği memleketi Görele’de kimseye eyvallahı olmadan kafasına göre takılan, dostlarıyla, arkadaşlarıyla yaşamın tadını çıkaran, anılarını bizimle paylaşan sevgili Vehbi’ye bundan sonraki yaşamında da sağlık ve mutluluklar diliyorum.”
Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
Not: Sevgili Vehbi’ye, “Görele’den Portreler” (Arı Sanat Yayınevi, İstanbul, 1.Baskı:2014, 2.Baskı: 2018) kitabımda 8 sayfa yer vermiştim. (S.Ç.)
HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
Hava durumu
-
-
-
Nem Oranı: -
Basınç: -
Rüzgar Hızı: -
Rüzgar Yönü: -
ANKET

Sitem nasıl?

Sonuçları görüntüle

Yükleniyor ... Yükleniyor ...