(“BOŞ KALAN ÇERÇEVE”NİN BESTEKARI İSMET NEDİM’LE, BU ESERİ İLK KEZ FİLMDE SESLENDİREN BELKIS ÖZENER’İ 50 YIL SONRA NASIL BULUŞTURDUM?)
“Ünlülerle Anılarım” adlı kitap çalışmamdan Öztürk Serengil, İsmet Nedim, Fethi Karamahmudoğlu, Hüner Coşkuner, Ömer Akpınar, Güler Gürses ve Ahmet Kaçar’la ilgili daha önce 7 anekdot sunmuştum.
Bugünkü 8. Anekdotumuz, “Yeşilçam Filmleri”nin gizli sesi Belkıs Özener.
Hülya Koçyiğit, Türkan Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın başta olmak üzere Yeşilçam’ın pek çok kadın starına sesiyle hayat veren, “Boş kalan çerçeve” başta olmak üzere pek çok şarkıyı tüm ülkeye duyuran, sevdiren, dillere düşüren…
Ama ne yazık ki yıllarca TSM assolistlerinden “Taş Bebek” lakabıyla ün yapan ablası Gönül Yazar’ın hep gölgesinde kalıp hak ettiği yeri alamayan “Yeşilçam’ın gizli sesi, gizli divası” Belkıs Özener.
Yaşı 50’nin üzerinde olanlar çok iyi bilir, Belkıs Özener, Türk Sineması’nın kadın starlarının (Hülya Koçyiğit, Türkan Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın vs.) “gizli sesi”dir.
Yani siz, filmlerde Hülya Koçyiğit ya da Türkan Şoray söylüyor sanıyorsunuz ama aslında ses Belkıs Özener’e aittir.
Neyse, sözü fazla uzatmadan, buraya bir virgül koyup filmi başa saralım.
Yılını tam anımsamıyorum.
2009 ya da 2010 olabilir.
Makamımda otururken bir telefon:
-“Kanal 24’den arıyorum, ben Kader Akbaş.”
Telefon numaramı da, o sıralarda Berlin’de olan ünlü TSM Ses Sanatçısı ve Bestekar İsmet Nedim’den almış.
Her hafta Kanal- 24 ekranlarında bir TSM bestesinin öyküsünün anlatıldığı “Bir Şarkısın Sen” adlı programın yapımcısıymış. Bu kez öyküsünü verecekleri bestenin adı “Boş kalan çerçeve” imiş. Eserin bestekarı “İsmet Nedim, mazereti nedeniyle Berlin’den gelemeyeceğini söyleyerek beni önermiş.
Uzun sözün kısası Kader hanım çekim için benden randevu talebinde bulunuyor. Ben de, kamu görevlisi (KYK Altunizade Öğrenci Yurdu Müdürü) olduğumu söyleyerek, Yenibosna’daki stüdyolarına gelmemin zor olacağını ifade ediyorum.
Bu sözlerim üzerine, “Siz randevu verin, biz gelelim” diyor.
Neyse, bir tarih ve öğle paydosuna denk gelen bir saat veriyorum.
Randevu tarih ve saatinde geliyorlar.
Makam odama kameralar yerleştiriliyor, makyajımız yapılıyor.
Önceden hazırlanmış notlarım vardı, “Onları da yanıma alayım mı?” diye soruyorum.
Kader hanım, “Gerek yok”, diye cevap veriyor.
“Olmadı, yeni baştan” da yapmıyorlar.
Ha bire soruyorlar, ben de ha bire cevaplıyorum.
Allah’dan fazla falso yapmadan çekimi tamamladık.
Program bir hafta sonra vizyona giriyor.
Aaa…sadece ben değil, kimler yokmuş ki, 15 dakika 45 saniyelik programın içinde?
“Boş Kalan Çerçeve” filminin baş rol oyuncuları Hülya Koçyiğit ve Kartal Tibet’ten mini bir bölüm…
Şarkıyı filmde seslendiren Belkıs Özener…
Şarkının bestekarı İsmet Nedim…
Şarkıyı seslendiren diğer TSM sanatçıları Muazzez Ersoy ile Zara…
Sonuç olarak; bir ben, bir Belkıs Özener, bir Muazzez Ersoy, bir Zara, bir İsmet Nedim derken…
Tam 8 kez görüntüye geliyor, “Boş kalan çerçeve” ile bestekarı İsmet Nedim hakkında bildiklerimi anlatıyorum.
Virgül koyduğumuz yerden devam edelim.
“Boş kalan çerçeve”, “Agora meyhanesi”, “Arım balım peteğim”, “Adını anmayacağım” gibi bir birinden popüler 300 civarında eserin bestekarı ve aynı zamanda da 1960 ve 70’li yılların ünlü ses sanatçısı olan aile dostumuz İsmet Nedim, 30 Ağustos 2016 tarihinde kalp krizi geçirerek Halkalı Mehmet Akif Ersoy Hastanesi yoğun bakım ünitesinde müşahade altına alınmıştı. Ben olayı faceden duyurunca, yazımın altına “Geçmiş olsun” mesajları yağmaya başlamıştı. Paylaşımımı görenlerden biri olan Belkıs Özener’in oğlu Barkın Köksalan, İsmet Nedim’le irtibat kurmak amacıyla müşterek dostumuz olan Bursa Nilüfer Türk Müziği Korosu’nun şefi Remzi Çelikyay’dan telefon numaramı almış. (Aslında 15 yıl kadar önce Remzi Çelikyay dostumu da İsmet Nedim’le tanıştıran bendim.) Barkın Bey beni arayarak annesinin (Belkıs Özener), hem geçmiş olsun dileklerini iletmek hem de anıları tazelemek amacıyla filmlerde bestelerini seslendirdiği İsmet Nedim’le 50 yıl sonra yeniden buluşmayı arzuladığını söyledi.
İsmet ağabeyden, 23 Eylül 2016 Cuma günü Silivri Selimpaşa’daki yazlığında buluşmak üzere randevu aldım. Randevu gününden bir gün önce atladığım gibi uçağa, bir anda kendimi İstanbul’da buluverdim.
Ertesi gün (23 Eylül 2016) Barkın Bey’le Topkapı’da bir noktada buluştuk. Beni arabasına alarak annesi Belkıs Özener’in evinin yolunu tuttuk. Onu da aldıktan sonra, istikamet doğru Selimpaşa! (…)
Bizi ayakta karşılayan İsmet ağabeyle özlemle kucaklaştık.
Peşinden, konuklarımızı takdim ettim.
Sonra, ayakta yorulmaması için kollarına girip kanepeye oturttuk.
Duygu sağanağı halinde geçen iki saati aşkın sohbetimiz esnasında, İsmet Nedim anılarını anlattı, biz de büyülenmişçesine pür dikkat efsane sanatçımızın anlattıklarını dinledik.
“Biliyor musunuz hanımefendi” dedi, Belkıs hanıma:
– “Hanımefendiliğinizle, ağırbaşlılığınızla, asil duruşunuzla, insanın içine işleyen o yumuşak sesinizle ben de sizin hayranınızım!”
İsmet Nedim’in peş peşe sıraladığı iltifatlar karşısında göz yaşlarına daha fazla hakim olamayan Belkıs Özener:
-“Sizin gibi büyük bir üstattan böyle bir iltifat almakla hayatımın en mutlu anını Yaşıyorum” dedi.
İki usta sanatçının karşılıklı iltifatları karşısında Barkın Bey ve ben de göz yaşlarımızı daha fazla saklayamadık.
Adeta rüyada gibiydik.
Bir ara Barkın Bey, cep telefonundan annesinin sesinden “Boş Kalan Çerçeve”yi indiriyor.
Bunun üzerine İsmet Nedim’le, Belkıs Özener mini bir düet yaparken, bizim de duygularımız doruğa tırmanıyor.
Bir fırsatını bulup sözü, Kader Akbaş hanımefendi ve ekibi tarafından Kanal-24 TV için makam odamda çekilen “Boş kalan çerçeve”ye getiriyorum.
Yazımın başlarında da bahsettiğim üzere İsmet Nedim, Belkıs Özener ve bendeniz bir birimizden ayrı olarak bu belgeselde rol almıştık.
İsmet ağabey konuya ilişkin şunları söylüyor:
-“Berlin’den beni aradılar. Durumum müsait olmadığı için, Seyfi Bey’i işaret ettim.
Bu Seyfi (Seyfullah) Bey var ya, valla beni benden daha iyi biliyor! Demek ki isabetli bir karar vermişim.”
Bir ara sözü, “Sanat Güneşimiz” Zeki Müren’e getiriyoruz.
“Türkiye’ye gelmiş geçmiş en büyük iki sesin Zeki Müren ve Münir Nurettin Selçuk olduğunu, Zeki Bey’in kendisini sevdiğini, ancak biraz da çekindiğini, çünkü bu alemde tek olmak istediğini, bu yüzden beste talebinde bulunacağı zaman doğrudan kendisini değil, eşi Zeynep hanımı aradığını, kendisinin de hiç kompleksiz istediği besteleri seve seve kendisine verdiğini, çok bestesini okuduğunu” anlatıyor.
“Ama” diye ilave ediyor:
-“Bazen de kafama vururdu! O öldü, Türk Sanat Müziği bitti. Allah rahmet eylesin!”
(…)
İki saati aşan ziyaretimizden sonra Belkıs Hanım, Barkın Bey ve ben adeta büyülenmiş olarak mutlu ve huzurlu bir şekilde yola koyulduk.
Nasıl mutlu olmayalım ki?
Biri, “Boş kalan çerçeve”nin bestekarı İsmet Nedim, diğeri ise 50 yıl önce bu besteyi “Boş kalan çerçeve” filminde ilk kez seslendiren Yeşilçam’ın “Gizli sesi” Belkıs Özener!
Buna rağmen bugüne kadar hiç yüz yüze gelmemiş bu iki sanatçıyı 50 yıl sonra buluşturmak, tanıştırmak, az buz bir şey mi?
Her iki sanatçımıza da sağlık, huzur ve mutluluk dolu daha nice yıllar diliyorum.
İyi ki varlar.
***
Birkaç cümleyle Belkıs Özener:
28 Mart 1940 tarihinde doğdu. Asıl adı Belkıs Özyenginer’dir.
Ünlü TSM Ses Sanatçısı Gönül Yazar (d.1936), ablasıdır.
1967 yılında Metin Bükey’in teklifiyle ilk defa Sinekli Bakkal filminde Türkan Şoray’ın oynadığı roldeki şarkıyı seslendirdi.
Yüz adedi Türkan Şoray’ın olmak üzere 300’den fazla şarkıyı Hülya Koçyiğit, Filiz
Akın ve Fatma Girik gibi oyuncuların filmlerinde onların yerine seslendirdi.
Yeşilçam’ın tarz değiştirdiği yıllarla birlikte mesleğini bıraktı.