(Aşağıda görseline yer verdiğim toplantıya, Giresun Ünv. Öğretim Üyesi değerli dostum Sn. Rahman Çakır’ın daveti üzerine konuşmacı olarak katıldım.
Konuşma metnimi sizlere de sunuyorum)
**** ****
Sn.Divan,
Saygıdeğer Hanımefendiler, Beyefendiler,
Sevgili Öğrenci Kardeşlerim,
Çoğunuz gibi benim de üzerimde bugün vefat eden Av. Kadir Maden kardeşimin üzüntüsü var. Sözlerime sevgili kardeşimi rahmetle anarak başlamak isterim.
Öğrenci arkadaşlarım,
Rahman Hoca’mızın bilgisi dahilinde, ben sizlere hitap etmek üzere buradayım. Derneğimizin konumu gereği sizlerle iç içe yaşıyorum ve duyduğum en büyük şikayet, Giresun’da yapacak hiçbir şey bulamadığınız şeklinde.
Oysa, bakın nedir gerçek; dünyada sanmam ki böyle 40 tane şehir olsun. On dakikada deniz, beğenmediniz mi, yarım saatte yayla…
Ve (birer ay anca süren yaz sıcağı ile kış soğuğunu saymazsak) 10 ay ılıman bir iklim…
Kimden duydum bilemiyorum, derler ki, o meşhur kocakarı takvimi sanki Giresun için uydurulmuştur. İnanın, gerçekten öyledir, biz Giresun’un eskileri, örneğin Ekim ayının böyle güzel geçeceğini Mart ayından beri biliyoruz.
***
Sevgili kardeşlerim,
İşin bu yönü bir tarafa, ben size biraz da aslında nasıl bir şehre geldiğinizi anlatayım. Bakmayın şimdiki hallerimize.
100 sene önce…
Dünyada serbest kürsü denen şey, sadece İngiltere Hyde Park ve Giresun’da vardı.
Dünyada tenis kortu denen şey, sadece Wimbledon, Florya ve Giresun’da vardı.
Şehrimizde bir filarmoni orkestrası mevcuttu. Filarmoni, çok sesli müziğin salonlarda değil, halkın ayağına giderek yapılması demektir. Yani o güzel topluluk, çıkmış Kale’ye konser vermiş, inmiş Meydan’a konser vermiş. Sıradan insanlar Beethoven dinlemiş. Bundan daha güzel ne olabilir?
Sonra tiyatro. İstanbul Şehir Tiyatroları kurucusu Raşit Rıza Somako Bey, daha İstanbul’u kurmamışken, şehrimizde sahne almış, çünkü burada var şehir tiyatrosu.
Mesela, rahmetli anneannemin entariyle bile olsa plajda denize girerken fotoğrafı var. O çok gelişmiş diye gıpta edilen komşu illerimizde, daha 50 yıl önceye değin kadınların denize girmesine hoş bakılmazdı.
Bu geriye gidişin nedenleri, başka bir toplantının konusu olarak dursun. Sadede geleyim.
***
(Pardon. Şimdi anımsadım. Kadınlar tribünü. Artık benim de bizzat bildiğim yıllar… Giresun Atatürk Stadyumu’nda kadınlar tribünü var idi. Bu net olarak dünyada tektir)
***
Arkadaşlar,
Yüz yıl öncenin Giresun’unda bir de kültür sanat kurumu var. Adı Bilgi Yurdu. 10 sene kadar yaşayabilmiş bir kurum bu. Kollar halinde faaliyet göstermiş… Tiyatro kolu, Neşriyat kolu, Fotoğraf kolu, İdman kolu, Maarif kolu gibi…
Ve bir edebiyat dergisi çıkarmışlar o koşullarda. İzler Dergisi…
İşte, ben ve arkadaşlarım o Bilgi Yurdu’nu yeni baştan kurduk. O edebiyat dergisini devam ettirmeye başladık.
Gelin, o dergimizin yazarı olun.
Gelin, ücretsiz kurslarımızın öğrencisi olun.
Gelin, gıda markamızın personeli olun.
Gelin, spor kulübümüzün sporcusu olun.
Gelin, korolarımızın solisti olun.
Bekliyoruz.
****
Goggle amcaya Gürsel Ekmekçi veya Bilgi Yurdu yazdığınızda binlerce veri çıkıyor.
Olmadı, Rahman Hocama uğrayıp iletişim bilgilerimizi alabilirsiniz.
Hepinizi çok seviyorum.
Saygılar sunuyorum.
